26 Ağu 2011

KADİR GECESİ ve HZ. KUR’AN / Miktat Eyüpoğlu


“Her gece Kadir gecesi olsaydı, onun da bir kıymeti kalmazdı.” (Sâ’dî)

KADİR GECENİZ
MÜBAREK OLSUN


KADİR GECESİ, son ve mükemmel din olan İslâm’ın ana kaynağı Kur’an’ın kendisinde indirilmeye başlandığı gece olduğu içindir ki, Rabbimizin ifadesiyle “bin aydan daha hayırlı” bir gece ...


Kur’an, “Biz onu (Kur’an’ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir Gecesi’nin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece esenlik doludur. Tâ fecrin doğuşuna kadar.” (Kadir Sûresi, Âyet : 1-5) ifadesiyle o gecenin önemini, mahiyetini, feyz ve bereketini bizlere aktarıyor.

Bu gece, Ramazan ayının son on günü içerisinde ve özellikle tek gecelerde aranması gereken, 83 yıllık insan ömrüne bedel iyiliğin, sevabın, rahmetin, mağfiretin yakalanabileceği muazzam mâneviyat deryası. 26. geceyi 27. geceye bağlayan Ramazan gecesidir, denilmesi; bu konudaki rivâyetlerin en kuvvetlisi olduğu içindir. “İnsanlar, ibadet ve taatlerini, dua ve niyazlarını, tevbe be istiğfarlarını sadece bir geceye tahsis etmesin” diyedir.

Resûlüllah (S.A.V)’ın, Ramazan ayının son on gününde ibadetini artırdığı, aile fertlerini ve sahabeleri daha fazla ibadete teşvik ettiği, kendisinin bu son on günde İ’tifaka girdiği bilinmektedir. Hz. Âişe annemiz (R.Anha)’in, Resûlüllah (S.A.V)’e “Bu gece nasıl dua edeyim?” diye sorduğu suale karşı, Peygamberimizin duasını öğrettiği (Kadir gecesi ve bu duayla ilgili geniş bilgi için bkz. “Hadislerle K. Kerim Tefsiri" – İbn Kesîr, c.15, sh. 8548-8557) rivayet edilmektedir.

Kadir gecesinin değeri, âlemleri aydınlatan Allah kelâmı Kur’an’ın onda indirilmeye başlanmasındandır. (Geniş bilgi için bkz. Duhan Sûresi, 1-5 âyetlerinin ve Kadir Sûresi 1-5 âyetlerinin tefsirleri) Öyle ise, asıl maksat ve mâna Kur’ana gel, islâma gel, Allah’a kulluğa gel, Peygamberi örnek almaya gel, varlığını Allah’a kullukla ispat etmedikten sonra hiçbir anlam ifade etmediğini anlamaya gel. Bu gizlenmiş ve mübarek gecede, kul sıfatıyla Allah’ın dergâhına iltica edip dua, namaz, zikir, istiğfar ve tevbe ile yaklaşırsan dûnyevî ve uhrevî hacetlerinin giderileceğini anlamaya gel… demektir.

Bu gecede sabaha kadar uyumayıp, bilinen bütün taat ve ibadet çeşitleriyle geceyi değerlendirmeye çalışmak doğrudur, ancak yeterli değildir. Allah’ın huzurunda kulluğa niyetlenmek, hayatımızı Kur’an rotasına sokmak, ahlâkımızı Peygamberimize benzetmek, nefs-i emmâremizin telkin ettiği ve bizi biz olmaktan çıkaran bütün olumsuzluklara tevbe etmek gerekir. Aksi takdirde, geceyi putlaştırma ve o gecenin sahibi olan Rabbimizin tasarrufunu geceye yükleme yanlışından öteye geçilmemiş olur. Daha açıkçası, o gece kapatan meyhaneci, yarın meyhanesini açmaya,; hırsızlığı bırakan hırsız, ertesi gün devam etmeye; namaz kılan kişi, ertesi gün kılmamaya yeltenecek ve niyetlenecekse o geceyi anlamamış demektir. Bilelim ki, kendimizi de, başkalarını da kandırabiliriz, ama Allah’ı asla. Bu olumsuz tavır içerisinde olanların dahi o geceden nasibi olabilir. Umulur ki, kapalı gönüller açılır, gözlerin sönük ferleri mânevî rahmetle ışıl ışıl olur.


İslâm âlimleri, Rabbimizin, insanı sürekli bir arayışa ulaştırmak için çok önemli 7 şeyi gizlediğini ifade ederler ki, çok mânidardır:

1-Rıza-yı İlâhi’yi bütün taat ve ibadet içinde gizlemiştir.

2-Kıyametin zamanını, büyük ve küçük alâmetlerine işaret buyurarak gizlemiştir.

3-İsm-i Âzam’ı, diğer güzel isimler (Esma-i İlâhiyye) arasında gizlemiştir.
4-Cuma günü isabet ( her türlü duanın kabul) saatini bütün gün içinde gizlemiştir.

5-Salât-ı Vüsta’yı (Orta namazını) beş vakit namaz içinde gizlemiştir.

6-Ölümün zamanını insan tahammül edemez diye gizlemiştir.

7-Kadir gecesini Ramazan ayının son on gününde gizlemiştir.

Kadir gecesinde takdirlerin karara bağlandığı, Allah’ın takdirini uygulamak için meleklerine emir verdiği bir dönüm noktası olduğu unutulmamalıdır.
Kadir gecesinin asıl değerinin onda indirilmeye başlanan, Kur’an olduğu ve bu Kur’anın da sadece Arabistan’ın, Mekke’nin, Resûlüllahın zamanındaki Kureyşlilerin değil, bütün dünyanın takdirini değiştirecek, kıyamete kadar Allah tarafından korunacak bir Kitab olduğu hatırlanmalıdır.


İstiklal marşı şâîrimiz, merhum Mehmed Akif’in:

“Dolaşsın sonra İslâm’ın haremgâhında nâ-mahrem,
  Benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!..”

diye feryat ettiği gerçeği her saniye yaşadığımız şu şanssız zaman diliminde Kadir gecesinde ve onu değerli kılan Kur’anı anlamaya, O Kur’anın işaret buyurduğu yaşanmaya değer hayatı yaşamaya her zamankinden daha muhtacız.

Bizim için süs ve tavan, melekler için mesken olan gökyüzündeki maneviyatı düşünmeye başlayacağımız, geçmişten, hâl’den ve istikbal’den ders çıkaracağımız temennisiyle şimdiden gecenizi tebrik ediyorum.

MİKTAT EYÜPOĞLU

25 Ağustos 2011 Perşembe

Hiç yorum yok: