29 Eki 2010

CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN

Bugün, TÜRKİYE CUMHURİYET’inin Kuruluş Yıl Dönümü; CUMHURİYET BAYRAMI olarak kutlanmaktadır.



Bu anlamlı günde Hür ve Demokratik Cumhuriyetin temel değerlerine yürekten inanmanın ve başta Büyük Önder Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşları ve diğer bu Vatanın kurtuluşunda emeği bulunanlar olmak üzere değerli varlığımız Cumhuriyetin kurucuları, tüm şehitlerimizin aziz ruhlarına Allah’tan sonsuz rahmet diler, Kahraman Şehit ve Gazilerimize, Türk Silahlı Kuvvetlerimize minnet ve şükranlarımızı sunarız.

Bu yıl 87.sini kutladığımız CUMHURİYET BAYRAMI; Türk tarihinin en büyük bayramlarındandır. Gücünü ve kaynağını halkın hür iradesinden alan ve Büyük Önder Atatürk’ün “En Büyük Eserimdir” diyerek, bizlere emanet ettiği Cumhuriyetimizin kuruluşunun 87. yıldönümüne erişmenin sevincini ve mutluluğunu yaşıyoruz.


Eşine ender rastlanacak olan Allah’ın bir lütfü; Kutsal Vatanımız Türkiye’mizin ve Büyük Türk Milleti’nin her tür tehdit ve tehlikelere karşı korunup, savunulması gençlik ve bireyleri olarak en büyük görevimiz ve sorumluluğumuzdur.


Büyük Türk Milleti, Türkiye Cumhuriyeti’nin şanlı geçmişini bilerek, onu koruyup aydınlık geleceğe taşımakla yükümlüdür. Türkiye’nin lanetlenmiş terörle mücadelesi hiç kimsenin haklılığını sorgulayamayacağı ve tartışamayacağı bir olgudur. İçten ve dıştan gelen her türlü bağnaz, bölücü ve yıkıcı tehlikelere karşı Milletimiz her zaman Türkiye Cumhuriyeti’ni korumuştur. Şartların zuhur etmesi halinde saldırgan ve hain güçlere karşı mutlaka koruyacaktır. Bundan dost ve düşman hiç kimsenin şüphesi olmasın.


Türk Milleti, Büyük Türkiye Cumhuriyeti’ni geleceğe taşımak azim ve kararlığındadır. Bu husus her Türk vatandaşının mukaddes bellediği dini, milli ve en şerefli bir görevdir. Bu vatanda vatandaş olma şerefine erişen her ferdin kendisine, aile ve çocuklarına ve gelecek nesillerine karşı bir namus borcudur.


Milletimiz; Cumhuriyet rejimi ile kazandığı erdem ve değerleri, toplum hayatımızın vazgeçilmez unsuru olarak benimsemiştir. Her kademeden Milletimizin milli ve manevi değerlerine takoz olmaya çalışan ve İslam’la şereflenmiş Türk’ün bağımsızlığını tehlikeye atanlara ya da atmak isteyenlere karşı top yekûn mücadelesi, azmi ve kararlığı artarak devam edecektir. Bu Millet; bu zamana kadar iç ve dış düşmanların oyun ve tuzaklarına karşı karşılaştığı bütün sorunları, Cumhuriyete olan bağlılığı, birlik ve beraberliği sayesinde ödün vermeden aşmayı bilmiştir. Bu Büyük Millet, dün büyük lideri Mustafa Kemal ATATÜRK ve silah arkadaşlarının etrafında kenetlenerek savaş vermiş ve bu savaşı kazanmıştır. Bugün de, yarın da her türlü düşmana karşı dışarıda bağımsızlık, içeride ulusal egemenlik için savaş vermeye ve bu savaşı kazanmaya Allah’a yemin ederek söz vermiştir.


Bilinmelidir ki, Büyük Türk Milletinin sarsılmaz iradesi ve Cumhuriyetimizi sonsuza kadar yaşatma azmi, tüm hain ve işbirlikçileri yok edecek, bunlara asla fırsat vermeyecektir. Türkiye Cumhuriyetinin çocukları ve gençleri almış oldukları bu kutsal mirası ilelebet koruyacaklardır.
Gençler; Tam Bağımsızlık, Demokrasi, Adalet ve Cumhuriyet emaneti öncelikle sizlerin omuzlarındadır. Bu mukaddes emaneti canınızdan aziz bilip, şartlar her ne olursa olsun, bu aziz vatanınıza sahip çıkacaksınız. Hz. Kur’an dan, İslam’ın Yüce Peygamberi Hz. Muhammed Mustafa(S.A.V.)’den ve tarihinizden ilhan ve dersler alarak, kendinizi yetiştirecek ve Atatürk’ün Gençliğe Hitabesini çok, çok okuyacaksınız ki, sizlere kast eden ve edecek olan düşmanlara karşı gücünüz, imanınız ve azminiz asla kaybolmasın.


Ay-Yıldızlı Şanlı Bayrağımızın dalgalandığı bu topraklarda yaşamak hepimiz için, çocuklarımız için ve gelecek bütün nesillerimiz için en büyük ve kutsal bir haktır. Bu durum Allah’ın izni ile ilelebet böylece devam edecektir.


Bu duygularla varlığımızın ve bağımsızlığımızın teminatı Cumhuriyetimizin 87.Yılını kutlamanın huzur ve güveni içerisinde TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE CUMHURİYETİ’nin sonsuza kadar güçlü, hür ve bağımsız olarak yaşaması azim ve kararlığıyla Büyük Türk Milleti'nin bu büyük milli bayramını en içten dileklerimizle kutlarız.


Bu Cumhuriyeti kuranlara ve Cumhuriyetimizin, Milli ve Manevi Değerlerimizin yaşaması için canlarını hiçe sayarak fedakârlık yapanlara Allah’tan rahmet, sonsuz sevgi, saygı ve şükranlarımız arz ederiz.


“CUMHURİYET BAYRAMINIZ KUTLU OLSUN”

Muhammet YAVRUOĞLU
Araştırmacı Yazar

25 Eki 2010

Zavendikli Mustafa Yıldız Hocaefendi Vefatının 1. Yılında Dualarla Anıldı


İlmi ve tevazusuyla gönülleri feth eden Kanaat Önderi Zavendikli Mustafa Yıldız Hoca Efendi vefatının 1. yıl dönümünde kabri başında Kur’an ve dualarla anıldı.






Programa Rize Belediye Başkanı Halil Bakırcı, Güneysu Belediye Başkanı Ahmet Minder, Ak Parti İl Başkanı Hasan Karal, Yeşilcami Vakfı Başkanı Abdullah Ustaosmanoğlu, İl Genel Sekreteri Sultan Yılmaz, Rize İl Kültür Müdürü İsmail Hocaoğlu, Ak Parti İstanbul İl Başkan Yardımcısı Haydar Ali Yılmaz, İlçe Belediye Başkanları, Rize Belediyesi Başkan Yardımcıları, daire müdürleri ve çok sayıda vatandaş katıldı.



Program İstanbul Yeşilcamii Kur’an kursu öğretmenlerinden Ercan Çakıroğlu, Uzunköy Camii imamı Burhan Cerrah ve Trabzon Falkoz Kur’an Kursu öğretmeni Bayram Koç’un Kur’an-ı Kerim okumalarıyla başladı.
Programda selamlama konuşmasını Güneysu Belediye Başkanı Ahmet Minder yaptı.

Minder konuşmasında,


“Daha dün burada muhteşem bir cenaze merasimi ile kendisini hakka uğurlamıştık. Çok bunaldığımız dönemlerde kanatları altına sığınır manevi destek alırdık. O, iyi bir yol gösterici, kadim bir dost, güvenli bir sığınaktı. Allah rahmet eylesin” dedi.


Daha sonra söz alan Rize İrşad Vakfı Yönetim Kurulu, ailesi ve talebeleri adına Rize Merkez Kale Camii İmamı Abdulkadir Kara;


”Rahmetli diyordu ki? Bu millet ekmeksiz kalabilir, susuz da kalabilir. Ama bu millet ilimsiz kalamaz, âlimsiz kalamaz. Hocamız çok mütevazı biriydi, ailesi adına şükranlarımızı arz ediyoruz. Bu kadar kaside ve beyit seven bir âlim bulmak çok zordur” dedi.


Son olarak bir konuşma yapan Yeşilcamii Vakfı Başkanı Abdullah Ustaosmanoğlu;


Hocamız tam bir Allah adamı, gönül adamı, mütevazı bir mümindi. Buraya gelmeden önce Mahmut Efendi hazretlerini ziyaret ettim. Kendisi gelemeyeceği için bizi gönderdi. Tüm Rizelilere gönüller dolusu duaları var, ayrıca sizlerden bir isteği var. Allah’ın dini İslam’ı, Resülüllah’ın sünnetini hep beraberce yaşayalım ve yaşatalım” dedi.


Güneysu İlçe müftüsü Muhammet Yıldız’ın hatim duasını yapmasıyla sona erdi.

 
 
Öğlen namazına müteakiben gelen misafirlere ikramda bulunuldu.

Rize Güneysu Haber - 23 Ekim 2010 Cumartesi

15 Eki 2010

“HACCA GİTMEDEN ÖNCE HACI OLMAYI BAŞARMAK”

“Kutsal yolculuğun başladığı şu günlerde bu güzel alıntı yazıyı siz değerli okuyucularımla paylaşmak istiyorum.” (Fikret UÇAR)



İnsan önce yüreğindeki Kâbe’yi bulmalı, ondan sonra düşmeli hac yoluna.


Gideceği yolu bilmeyenler, kıblesine henüz karar vermeyenlerin gidebileceği bir yer yoktur.


Başını taştan taşa vurarak, akan sular yatağı doğru değilse gedeceği yer de bir bilinmezdir.


Yanlış yol, kırılmış ve yıkılmış kalpler bırakır hüzünlü mazide. Nerede, nasıl hangi mevkide olursa olsun insan önce gideceği yönü bulup pusulasını ona yöneltmeli. Sonra revan olmalı yollara.


Doğru yönü bulmak kadar doğru yolda ilerlemek, yürümek için çaba göstermek gerekir. Yürümek için içinde bir aşk yangını her gün yanmalı. Yürekte yangın yoksa yol çekilmez olur. En küçük engeller insanı yolundan döndürebilir. Küçük bir çakıl taşı, yoldaki bir tümsek, açılmış bir çukur ya da yanlış bir işaret yada işaretçi yoldan çıkarabilir insanı.


Kıblesini bulup yoluna revan olan varmak istediği yere geldiğinde çektiği zahmet kadar kıymet arz eder vardığı yer. Kolaylıkla elde edilenin kıymeti yoktur. Yollarda çekilen ıstırabı, vuslatta rahmete dönüştürmekte önemlidir.


Varılmak istenen Kâbe’ye varıldığında sevgiliye kavuşulmanın verdiği heyecanla “buyur” denilmeli. Yüreğinin seni çağırdığı yerde olmanın mutluluğuna gözyaşı ırmağı karışmalı.


Dönmeli bir Mevlevi semazen gibi ellerini açıp yüreğindeki Kâbe’nin etrafında. Kendinden kaçıp kendini bulmalı. Kendinden uzaklaşıp, kendine yaklaşmalı.


Açılmalı içindeki demir perdelerle kapalı gönül kapısı. Herkesi, her şeyi kucaklayacak kadar genişlemeli. Yıkmalı içindeki putları kendinden öncekiler gibi. Eğmeli başını gökten toprağa eğilen güneş gibi. Toprakta bir gölge olmalı, gölgede hiç.


Gidip gelmeli içindeki vicdan vadisinde, zemzem ırmağını bulmak için. Pişmanlık duvarlarını yıkıp içindeki günah vadisine bir beyaz ihramla yol almalı. İçindeki gecenin siyah örtüsünün arkasından ağarırken gün ellerini açıp vakfede durmalı. Kalabalık bir mahkemenin önünde sanık sandalyesinde yalnız yargılamalı kendisini. Bütün günahlara karşı durur gibi dik ama bir o kadar da mütevazı bir el açmalı sevgilisine.


İbrahim gibi bütün putları kırıp kendi boynuna asmalı gerektiğinde baltayı. Sonra en büyük nefis putunu devirmeli.


Ateşi, ateşe atıp, ateşi yakmalı ateşle. Yandığında pişmeli, piştiğinde yanmalı. Alevlerden geriye kalan korlar güllün kırmızılığına dönüşmeli.


Yürekte bir tomurcuk yetim ve öksüz açmalı. Kendinden hicret edip gönül dünyasında bir muhacir olmalı. Bulmalı araya araya kaybolmuş merhameti, aşkı, şefkati, sabrı, çileyi, emeği, umudu…


Tam arındım demeden, günahları geride bırakıp, gitmeye hazırlanmadan önce içindeki şeytanı taşlamalı. Başkalarının şeytanlarına söz söylemeden önce en büyük taşı içindeki şeytana atmalı. Sonra sıyrılmalı bütün benliğini kuşatmış günah esaretinden. İhramını çıkartarak, ana rahmine yeni düşmüş bebek gibi masum kalmalı ömrünün her deminde.


Bir muhacir hüznü ile geldiği bu aşk mabedinden münevver bir şehrin yoluna revan olmalı. Bir aşk nurunun bahçesinde mecnun olmalı. Dünyada bir muhacirken, yüzünü sürdüğü topraklar, eğildiği secde, kırdığı putlar, yaktığı benlik onu ensarlığa terfi ettirmeli.


Gittiği yer yöne, vardığı her yere, karşılıksız, çıkarsız güller götürmeli. Kendi bahçesinde yetiştirdiği gülleri karamsarlık girdabındaki yüreklere sunmalı. Dünyada gül açmayan bahçe kalmayıncaya kadar yürümeli. Bir karınca misali varamasa da her gönle, tutamasa da her uzatılan eli, gidemese de çağrılan her yere, ölmeli yolunda.


Arayan bulur Kâbe’sini, bulan koşar sevdiğine, arınır toprağın yağmurla arındığı gibi günahlarından, kendinden. Bir muhacir gibi yaşadığı dünyada bir ensar yüreği ile çalar her sabah bütün kapalı kapıları. Nice kervanlar çölün sıcağına, susuzluğuna, zahmetine rağmen tutmuşlar gül şehrinin ve gül neslinin yolunu.


Geride kalanlar, birkaç gün daha müsaade bekleyenler, işlerini bitirip, evlatlarını yetiştirme telaşına düşenler, tali yolarda tökezleyenler, benlikleri ayaklarına takılanlar, bir “keşke günü”ne kadar özgürlüklerinin köleliğini sürecekler. Allah-u Teâlâ bu hassasiyetlerle Hac’ca gitmeyi cümlemize nasip eylesin. Allah’a emanet olun.


Fikret UÇAR
fikrethoca61@hotmail.com

13 Eki 2010

TARİHİ ve MEGA KENT İSTANBUL'DAN TARİHİ KENT TRABZON'A ZİYARET

Artvinli Hemşehrimiz, İstanbul Belediye Başkanı TOPBAŞ, Trabzon Valisi Dr. Recep KIZILCIK’ı Ziyaret etti.



Artvinli Hemşehrimiz, İstanbul Belediye Başkanı Kadir TOPBAŞ beraberinde Rize eski Milletvekili Abdulkadir KART, AK Parti İstanbul İl Başkanı Aziz BABUŞÇU ve AK Parti Trabzon İl Başkanı Adnan GÜNNAR ile birlikte Trabzon Valisi Dr. Recep KIZILCIK’ı makamında ziyaret etti.



Ziyaretten duyduğu memnuniyeti dile getiren Trabzon valisi Dr. Recep KIZILCIK,


“Hemşerimiz olan İstanbul Belediye Başkanı Sayın Kadir TOPBAŞ’ın Valiliğimizi ziyaretlerinden memnun oldum.


Her zaman bölgemize ve özellikle de Trabzon’umuza ihtiyacı olduğu her dönem yardım yapmaktadırlar, kendilerine teşekkür ediyorum” dedi.



Üç günlük bir bölge gezisi kapsamında Trabzon’da olduklarını ifade eden Başkan Topbaş ise bir yerel yönetici gözüyle Trabzon’da yerel yönetimlerin, Trabzon Valiliği, Belediye ve İl Özel İdaresi’nin güzel çalışmalara imza attıklarını gördüğünü ve bu çalışmaların umut verici olduğunu söyledi. Başkan TOPBAŞ, bugüne kadar yapmış oldukları destekleri sürdürmeye devam edeceklerini ve her zaman Trabzonlu hemşerilerinin yanında olacağını ifade etti.



Konuşmaların ardından Başkan TOPBAŞ’a ziyaretin anısına Trabzon’a özgü gümüş işlemeli fincan takımı hediye eden Vali KIZILCIK’a Başkan TOPBAŞ da “Kültür Başkenti İstanbul” kitabı ve “lale” figürlerinden oluşan plaket takdim etti. (V.B.)

12 Eki 2010

Akçaabat Sebatspor Yönetimi Vali Kızılcık’ı Ziyaret Etti

Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık, Akçaabat Sebatspor Kulübü Başkanı Zeki Öztürk ve yönetim kurulu üyelerini makamında kabul etti.

 Yeni oluşan Akçaabat Sebatspor yönetimine başarılar dileyen Vali Kızılcık, “Güçlü bir ekiple iş başındasınız. Başarılı bir sezon geçireceğinize inanıyorum” dedi.



“Akçaabat Sebatspor gibi güzide ve köklü bir kulübün sorumluluğunu üstlendiğiniz içinde sizlere teşekkür ediyorum” diyen Vali Kızılcık, “Bu dönemde gerçekten bu tür kulüpler yönetiminde yer almanın bir cesaret işi olduğunu çok iyi biliyoruz. Çünkü seyircimiz, yöre insanımız yapısı gereği başarıyı çok kısa vadede bekliyor. Bunda belki de haksız da değiller. Şüphesiz önce bir altyapıyı oluşturmanız sonrada takımın başarılı olmasını beklememiz lazım. Vatandaşımız da hep başarılara alışık olduğu için bunu kısa vadede görmek istiyor” şeklinde konuştu.


Başkan Öztürk ise Akçaabat Sebatspor’a daha büyük başarılar yaşatmak üzere göreve geldiklerini ifade ederek, yönetim olarak Akçaabat Sebatspor’un tarihine ve köklü geçmişine yakışır başarılara imza atmak için ellerinden geleni yapmaya çalışacaklarını söyledi.


Konuşmaların ardından Başkan Öztürk, Vali Kızılcık’a “61 sırt numaralı Recep Kızılcık yazılı forma” hediye etti. (V.B.)

10 Eki 2010

A. Bünyamin YAVRUOĞLU ile Kübra SAMAN Evlendi

MUTLULUKLAR SİZİN OLSUN



Bünyamin YAVRUOĞLU ile Kübra Hanımın Nikâh Töreni, 10.10.2010 Pazar Günü Akçaabat Kültür Park Tesisleri'nde Yapıldı...


Bünyamin YAVRUOĞLU ile Kübra SAMAN'ın Nikâh Töreni 10.10.2010 Pazar Günü saat 16.00’da Akçaabat Kültür Park Tesisleri'nde Yapıldı...

Nikâh Törenine katılım yüksek oldu. Çiftin nikâhı Akçaabat Belediye Başkanı Şefik Türkmen tarafından kıyıldı. Çiftin nikâh şahitliklerini ise Dörtyol Belediye Başkanı Cevat Birinci, Mustafa Erge ve Karikatürist Yazar Harun Yavruoğlu Yaptı. Dörtyol Belediye Başkanı Cevat Birinci kısa bir konuşma yaptı. Çiftin nikâhını kıyan Belediye Başkanı Şefik Türkmen Evlilik Cüzdanını çifte vermek üzere Karikatürist Harun Yavruoğlu'na verdi. Harun Yavruoğlu da kısa bir konuşmadan sonra Evlilik Cüzdanını Kübra Hanım’a takdim etti.


Güzel bir ortamda geçen nikâh törenine; Prof. Dr. Mehmet Yıldız, Prof. Dr. Kadriye Yıldız, MEMUR-SEN Bölge Başkanı Mehmet Kazancı, Doç. Dr. Mustafa Pehlivan, Işıklar Belediye Başkanı Alişan Bayram, İller Bankası Eski Bölge Müdürü Ziya Onur Baki, Sosyal Hizmetler İl Müdür Yardımcısı Ramazan Latifoğlu, Trabzon Fatih Çocuk Yuvası Müdürü İsmail Hakkı Aydın, Işıklar Eski Belediye Başkanı Süleyman Birinci, Trabzon Barosu Avukatlarından Av. Zeki Bezirganoğlu, Av. Osman Cora ve Av. Salih Cora ve daha birçok tanınmış kişi katılırken Trabzon Milletvekili (MHP) Süleyman Latif Yunusoğlu, Trabzon Sanayi ve Ticaret Odası (TTSO), Ak Parti Trabzon Merkez İlçe Başkanı Yılmaz Büyükaydın, Yurt-Kur Bölge Müdürü Minür Özkurt, Polat İnşaat Adına Recep Polat, Makine Mühendisleri Odası Trabzon ve Tunceli Şube Başkanlığı, Harita Mühendisleri Odası Trabzon Şube Başkanlığı, Trabzon Belediye Başkan Yardımcısı Osman Gökhan Bali, Trabzon Belediye Meclis Üyesi (CHP) Kemal Kılıç, Aksular Otel adına Yaşar Temel Aksu, İşadamı Tayfun Sezeroğlu, İş adamı Ömer ve Osman Tosun, Işıklar Belediye Başkanı Alişan Bayram, Akçaabat belediye başkanı Şefik Türkmen, Avukat Necati Özlü ve Eşi, Arslan Yavruoğlu ve Hüseyin Yavruoğlu'nun çiçek ve çelenk göndermesi dikkati çekti.


Nikâh Törenine mazeretleri nedeniyle katılamayan ve Nikâh Salonuna ulaşan, Trabzon Milletvekillerinden Y. Mimar Safiye Seymenoğlu, Süleyman latif Yunusoğlu ve Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal işler Komisyonu Başkanı Prof. Dr. Cevdet Erdöl, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Müsteşar Yardımcısı Minür Büyüksalih, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Yapı işleri Genel Müdürü Ali Rıza Korkmaz, K.T.Ü. Rektörü İbrahim Özen, Ak Parti İl Başkanı Dr. Adnan Günnar, Trabzon Vakıflar Bölge Müdürü Mazhar Yıldırımhan ve Trabzon Milli Eğitim Müdür Yardımcısı Miktat Eyüpoğlu tarafından gönderilen telgraflar okundu. Takı töreni ve tebriklerden sonra gençler kısa bir süre mahalli oyun havaları ile coştu.

Genç Çifti Tebrik Eder, Ömür Boyu Mutluluklar Dileriz…

HABER - FOTO: Mehmet Birinci; Hasan Akyüz  

3 Eki 2010

Trabzon Atapark Varlıbaş AVM Açıldı

Trabzon`un En Büyük Alışveriş Merkezlerinden Biri Olan Varlıbaş AVM; Varlıbaş Holding Tarafından Trabzon Atapark’ta Tekel Binası’nın Yerinde İnşa Edilen Yeni Binada 02.10.2010 Salı Günü Hizmete Açıldı.




Resmi açılış ise ilerleyen günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanların katılımıyla yapılacak.

 

Atapark Alışveriş Merkezi’ni 2 Ekim 2010 Cumartesi günü halkın hizmetine açan İşadamı Süleyman Varlıbaş;


“Trabzon ve Trabzon insanının yapısına uygun bir yaşam merkezi oluşturduk. Tekel binasını aslına uygun inşa ettik. Trabzon çok eski ve tarihi anılarla dolu bir şehir. Eski tarihi dokunun yaşatılması hem de Trabzonlulara alışveriş ve yaşam alanı oluşturmanın mutluluğunu yaşıyorum.


Trabzon yıllarca ihmal edilmiş. Marka değeriyle örtüşecek yatırımlardan mahrum bırakılmış. Son yıllarda Trabzon bir atak içersinde Türkiye’nin önemli şehirleriyle iyi bir yarış içersinde olduğunu gözlemlemek bir Trabzonlu olarak beni mutlu ediyor" dedi.


"Trabzon`a nasıl bir yatırım yaparız da, kentin ekonomisine ve kalkınmasını katkıda bulunuruz" diye düşünürken Allah’ın kendilerine böyle bir fırsat verdiğini belirten Varlıbaş,


"Varlıbaş AVM Atapark’ın hizmete girmesi benim için unutulmaz bir andır. Buranın bu hale gelmesine büyük bir emek verdik. Alternatifsiz bir yer. İnsanların buraya olan ilgisini de görmek beni ayrı mutlu etti. Trabzon`a yatırımlar yapmaya devam edeceğiz. Önümüzdeki sene Trabzon’un Yomra ilçesine sanayi sitesi kurma planları içersindeyiz" dedi.


Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Varlıbaş, Trabzon'un merkezi Atapark'ta tarihi Tekel binasını aslına uygun inşa ederek insanlarla buluşturmanın mutluluğunu yaşadıklarını belirterek, resmi açılışın ilerleyen günlerde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve bakanların katılımıyla yapılacağını söyledi.


ESKİ BAKAN AŞIK, PROJE HAKKINDA KONUŞTU


Varlıbaş AVM’nin açılışına katılan Eski Bakanlardan Eyüp Aşık:


"Bütün siyasi hayatımız boyunca buraların canlanması için ne olabilir, şimdi hem alışveriş merkezi, hem belediye binasının burada olması Trabzon’un en merkezi yerinin yeniden ticari ve ekonomik ticaret merkezi haline gelmesi çok önemli.


Ayrıca şehre katılan her büyük ve yeni eser hem istihdam, hem de ekonomik yönden bizi memnun eder, hele hele bunun bizim bir hemşehrimiz tarafından yapılması bizi daha da mutlu etmiştir" dedi.


Bu projenin fikir babası olduğunu ve bu sonucu görmenin kendisini çok mutlu ettiğini söyleyen Trabzonlu Eski Bakan Aşık:


"Zamanında buranın ekonomik bir değer kazanması için Akçaabat’ta Tekel fabrikası yapmıştık, buradaki işçileri mağdur etmemek için buranın ekonomik ve ticari merkez haline gelmesi Bakanlığım döneminde başlatılan bir projeydi. Bu da beni ayrıca memnun etmiştir" diye konuştu.


Bütün siyasi hayatı boyunca Trabzon’un bu en önemli bölgesinin en sönük bölge olarak kaldığını ve bu konunun kendilerini her zaman düşündürdüğünü belirten Aşık,


"Ne yapabiliriz, diye arayışa sokmuştu. Bir yandan Tanjant Yolu, bir yandan alt geçit ve bu proje ile burası tarihte olduğu gibi yeniden Trabzon’un merkezi haline geldi" şeklinde konuştu.


SİNEVİZYON PANOSUNUN YERİ DEĞİŞTİ


Bu arada Trabzon’un Atapark mevkiinde inşa edilen Varlıbaş AVM’nin yanı başında kurulan sinevizyon reklam panosu mimarların şikâyeti üzerine kaldırılarak, surlardan ve yoldan biraz daha uzak bir noktaya kondu.


Trabzon’un Atapark mevkiine yapılan Atapark Varlıbaş AVM’nin yan tarafında bulunan tarihi Zağnos Burcu’nun yakın bir mesafesine monte edilen sinevizyon-reklam panosu aydınların tepkisini almıştı. Tabiat Varlıkları Koruma Bölge Kurulu Müdürlüğü’ne 7 Eylül 2010 tarihli yazı ile müracaat eden T. Mimarlar Odası Trabzon Şubesi’nin talebi üzerine toplanan Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıkları Nölge Koruma Kurulu, 22 Eylül 2010 tarihli toplantısında panonun kaldırılması kararını aldı.


Bunun üzerine harekete geçen Varlıbaş Atapark AVM yönetimi panoyu bulunduğu noktadan kaldırarak, hem Zağnos Burcu’ndan hem de yoldan daha uzak bir noktaya koydu.



VARLIBAŞ ATAPARK AVM’NİN DURUMU:


Yatırımcı: Varyap
Açılış tarihi: Ekim 2010
Toplam inşaat alanı: 55 bin metrekare
Kiralanabilir alan: 25 bin metrekare
Ziyaretçi sayısı (ayda): 600 bin
Kat sayısı: 7
Mağaza sayısı: 100
Anchor mağaza: 25
Food court alanı oturma kapasitesi: Bin sandalye
Restoran ve cafeler: 4 kafe ve 1 restoran
Sinema salonu: 10
Hipermarket alanı: 2 bin metrekare
Bedesten (Trabzon Pazarı): Bin 500 metrekare
Elektronik market: 800 metrekare
Çocuk oyun alanı: 800 metrekare
Otopark kapasitesi: 800 araç




HABER ve FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU

İşadamı Erol Tuna: "Güneş, gururumuzdur"

Erol Tuna, haber61.net'e Trabzonspor gündemini değerlendirdi.

(ALINTI: www.haber61.net - 01 Ekim 2010 / 18:10)




Trabzonspor eski asbaşkanı Erol Tuna açıklamalarıyla gündemi değerlendirdi. haber61 net’e konuşan Tuna her zaman ki gibi sorumluluk duyarak cümlelerini özenle seçti.

-Başkan adayları arasında isminiz geçiyor, kararınızı verdiniz mi ?


Kamuoyunda benim adımın başkan adayları içersinde geçmesi beni
gururlandırıyor. Ancak TRABZONSPOR KULÜBÜNÜN ŞU ANDA GÜNDEMİ BU DEĞİL. BUNDAN DOLAYI şu anda ben ADAY DEĞİLİM. Bu kulübün önünde önemli maçlar var. Kulübü kongre havasına sokmak yanlış. Kongreye zaten bir süre daha var. Bir süre sonra gelişmeler neyi gösterir bilemiyorum. Ama Trabzonspor'u kongre havasından uzaklaştırmak gerek Şuan bunları konuşmak biraz erken. Kamuoyunda başkan adayı olmam yönünde tabiî ki baskı alıyorum.Futboldan anlayan, bu kulüp te geçmişte yöneticilik yapanlar bu yönde TEKLİFDE BULUNUYORLAR.Ancak konuşmak için erken. Şu anda kulübü kongre havasına sokmak, bunu gündemde tutmak kulübede bize de zarar verir. O daha sonranın işi. Kararımı ZAMANI GELİNCE açıklarım.


Sizin döneminizde kurmaya çalıştığınız kurumsal yapı çalışmaları durdu gibi. Bunu nasıl karşılıyorsunuz?


Bizim dönemimizde kurmuş olduğumuz kurumsal yapı durmadı, aksine halen devam ediyor. Yönetimin 3-ya da 4 aydır toplantı yapmadığı yönünde duyumlar alıyoruz. Bu doğruysa ve bu kulüpte işler buna rağmen aksamıyorsa o bizim dönemimizde kurulan kurumsal yapıdan kaynaklanıyordur. Muhasebe finans pazarlama departmanları var. Hepsi çalışıyor. ÇOK MEMNUN EDİCİ
BİR DURUM.


-Siz görevdeyken Trabzonspor'un doğru yönetilmesi halinde paralı yöneticiye ihtiyacı yoktur diyordunuz,halen o görüşte misiniz ?
HANGİ ÖLÇEKTE OLURSA OLSUN Trabzonspor'un MADDİ ANLAMDA yönetici katkısına çok fazla ihtiyacı yok. Bugünkünden daha büyük bir Trabzonspor yaratmak istiyorsak Trabzonspor'un kaynakları ve alt yapısı Buna müsait. Trabzonspor'a para vererek değil Trabzonspor'un kaynaklarını doğru yöneterek de sonuca varırsınız. Bizim dönemimizde bunu başardık bizden önce Faruk bey yönetimi de bunu başarmıştı. Trabzonspor'un, YÖNETİCİLERİNİN MADDİ KATKISINA ihtiyacı yok ,YÖNETİCİLERİ TARAFINDAN doğru yönetilmeye ihtiyacı var.. Bu bizim kulübü yönettiğimiz dönemde sloganımızdı. Trabzonspor herkesten zengin. Yapılan araştırmalar Trabzonspor'un marka değeri olarak çok önde olduğunu zaten ortaya koyuyor. Trabzonspor'un 5 milyon taraftarı var. Kimin bu kadar taraftarı var. BU BİR ZENGİNLİKTİR.


-Şenol Güneş iki maç kazandı ,Galaksilere gönderildi iki maç kaybetti eleştirilmeye başlandı. Güneş'e haksızlık yapılıyor mu size göre.


Güneş'i eleştirmek kimin haddine. O kendini geliştirmiş dünyaya ispat etmiş bir isim. TÜRKİYE SINIRLARI AŞMIŞ BİR İSİM.BİZİM MEDARI İFTİHARIMIZDIR. Yaptıkları da ortada . Verdiği mesajlara bir bakın. Hata yaptığını düşündüğünde kamuoyunun önüne çıkıp özür dileyecek kadar erdemli bir insan. Trabzon'da onu eleştirecek yargılayacak insanların bilgi birikiminin çok üst düzeyde olması gerekir. Şenol hoca ,TRABZON VE Trabzonspor için büyük şanstır. Güneş'i eleştirmek herkesin haddi değil . Onu herkes eleştiremez, eleştirmemeli. O bu kulüp için büyük şans. Ona hepimiz destek vermeliyiz.


-Trabzonspor Borçsuz yönetilebilir mi. Çünkü kulübün kapısına kilit vursak bile günlük 8 milyar gideri var deniyor?


Gayet tabi yönetilebilir. Bakın biz 2002 de göreve geldik 5 eylül 2004 de görevi borçsuz devrettik. Biz göreve geldiğimizde kulübün her tarafa çok borcu vardı. Kulüplerle arası kötüydü. Biz bu borçların TAMAMINI ödedik. Görevi devrederken sadece KDV borcumuz vardı. Bunun dışında, kulübü BORÇSUZ devrettik. Fatih, Gökdeniz, Hüseyin’de kadrodaydı.


-Siz yönetime geldiğinizde bir sözünüz var. Trabzonspor gibi büyük bir kulüp akşamdan yapılan yarım saat toplantıyla yönetilemez.


Ben kulübe geldiğim zaman dedim ki bu iş ciddi bir İŞTİR arkadaşlar. Bu bir golf kulübü, Tenis kulübü değil. Trabzonspor kulübü stres atma yeri değil. Burası çalışmaya, yeniliğe ihtiyaçlı bir yer. Kaldı ki rakiplerimiz var, ilk rakiplerimiz Fenerbahçe, Beşiktaş, Galatasaray bizim bunların karşısında güçlü olmamız lazım. Çünkü bizim doğamızda olan mücadele, hırs kazanma azmidir. Burayı kendi işimiz gibi görmemiz lazım. İlk olarak yönetim kurulu toplantılarını gündüz saat 13:00'da yaptık. Çünkü Trabzonspor yorgun kafayla ve akşam saat 19 oo dan sonra yapılacak toplantılarla yönetilmez. Bunun faydasını görüp görmediğimizi sorarsanız, dönemimizin karnesine bakıp bunu rahatlıkla anlarsınız. Ben şu anda kulübü alacak olsam yine aynısını yaparım. Bugün hükümetin çalışmasına bakarsanız ondan da bir örnek alırsınız. Her pazartesi günü Bakanlar kurulu toplantısı, her Salı günü grup toplantısı, her Perşembe günü Milli Güvenlik Kurulu Cumhur Başkanı Başbakan bir araya geliyor . Çalışmayı görüyor musun. Şimdi ülkenin performansı nerede? Beğen beğenme işte performans ortada.


-Trabzonspor'un telaffuz edilen borcu 160 Trilyon civarında. Eğer söylenen rakam buysa Trabzonspor bundan sonra hamle yapabilir mi? Yatırımlar, Transfer yapabilir mi veya bu borç nasıl sıfırlandırılır.


Yapabilir. Ben 160 Trilyon lira borçtan korkmam. Hiçbir şey olmaz . Trabzonspor bunun altından rahatlıkla kalkar. Yeter ki devamlı olarak söylediğim gibi "Paralı değil , parasına güvenen değil, Bilgisine güvenen, yönetme kabiliyetine güvenen , insanlar yönetime gelsin, gerisi hiç önemli değil"


-Yani yaygın olan bir görüş var. Paralı başkan gelir, parayı verir transfer yapar kulübü kurtarır.Buna katılıyor musunuz?


Yok ki böyle bir şey. Hiç olmadı ki. Trabzonspor tarihinde değil futbol tarihinde böyle bir şey olmadı. Kim ne parası vermiş. Fenerbahçe kulübüne Aziz Yıldırım para mı veriyor, Adnan Polat Galatasaray'a para mı veriyor? Var mı böyle bir şey.


Trabzonspor'u siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir şirket olarak Holding olarak değerlendirirseniz, açarsınız Koç Holding'in internet sitesine girersiniz yönetim kuruluna bakarsınız üstten aşağıya. İlk üst sıralarda birkaç tane patron ismi gördükten sonra diğerlerine bakarsınız, hepsi profesyonel adamlar. Amerikalı, Alman, Çin var, Türkiye'den var her yerden var. Bu denli işler çevriliyor işte bu işi bilen profesyonel adamlar çeviriyor.


Trabzonspor yarışmacı bir kulüp. Yarışacak, kazanacak. hem sahada kazanacaksın hem kulüpte kazanacaksın. Kulüp performansı ve saha performansı önemli, ve her ikisinde de kazanacaksın. Şimdi TEKNİK DİREKTÖR sahada antrenman yaptırıyorsa, içeride de yönetimin de antrenman yapması lazım, yani onlarda çalışacak.


-Trabzonspor camiası kongre havasına erken mi girdi. Bu kulübe zarar verir mi ?


Trabzonspor'da şu anda gündemde konuşulan konular çok yanlış. Bizim çok iyi giden bir takımımız var. İyi de bir hocamız var. Daha ne istiyoruz ki. Ben bir taraftar olarak, eski bir yönetici olarak bunu istiyorum. Şu an başka şeyleri konuşmamız lazım. Benim Başkanlığa aday olup olmayacağımı, konuşmamamız lazım, adımın geçmemesi lazım, bir başkasının adı geçmemesi lazım. Bu konularda çeşitli görüşler seslendiriliyor spekülasyonlar yapılıyor. Bunlar yanlış arkadaşlar bu spekülasyonları yapanlar kendilerini nasıl gündemde tutacağının, kulübü nasıl kullanacağının hesapları peşinde. Bizim böyle bir işimiz yok. Bizim şu anda Pazar günü Beşiktaş'la maçımız var. Maç öncesi TAKIMIMIZA, HOCAMIZA ve YÖNETİMİMİZE MORAL VERMEMİZ GEREKİR .
-Büyük maça böyle hazırlanmamız lazım.


Yok işte falancı başkan olacakmış, işte başka bir arkadaşımızın açıkladığı gibi "yönetimde olmam biz aile olarak yönetimde olmayız yaparsak başkanlık yaparız" falan filan gibi söylemler içerisinde olmamalıyız.


-Trabzonspor 'da yöneticilik yapmadan başkan adaylığı için ismi geçenler var. Siz bu konuya nasıl bakıyorsunuz. Hiç yöneticilik yapmadan başkan olanlar daha mı çok hata yapar ?


Ben arzu ederim ki başkan olmayı düşünenler Trabzonspor'da önce yöneticilik yapsalar, KULÜP YONETİCİLİĞİNİ öğrenseler . Bu FUTBOL YÖNETİCİLİĞİ BAŞKA İŞLERE BENZEMEZ . Bakın ne yöneticiler geldi buraya, ne başkanlar geldi. Başarılı olanı var ,olmayanı da var. İyi iş adamlarımız, isim yapmış iş adamlarımız keşke, önce kulübümüzde yöneticilik yapsalar da ,ondan sonra kendilerini başkanlığa hazırlasalar. Direk başkan olarak gelip de sonra başarısız olarak gitmek hem Trabzonspor'a, hem de onlara zarar verir. Trabzonspor ve TRABZON kazanacakken kaybeder.


Bakın size en iyi örnek F.Bahçe yöneticisi Ali Koç,kaç yıldan beri Fenerbahçe'nin yöneticisi .İstese hiç yöneticilik yapmadan o kulübe başkan olamaz mıydı ?. Niye Aziz beyin listesine girdi. Bir başka örnek Nihat Özdemir.Bakın kaç yıldan beri yönetici. Hakeza Beşiktaş başkanı Yıldırım Demirören başkan olmadan kaç yıl yöneticilik yaptı Beşiktaş'ta. Bizim kulübümüz de de başkanlığı düşünen arkadaşlarımız hani böyle yapsalar. Onları biz hazırlasak başkanlığa. Öyle" ben yönetici değil ancak başkanlık yaparsam gelirim",söylemleri başarının garantisi değil.


Trabzonspor'da kongrede başkanlık için adı geçenler şu söylemde "ben kimseyle yarışmam "bunu nasıl karşılıyorsunuz.Trabzon'da uğrunda yarışılmayacak bir kulüp mü ?


Şu anda Trabzon'un da mevcut başkanı var ve kulübün kimseye ihtiyacı yok , Futbol işi diğer işlere benzemez , hiç affı yoktur futbolun. Kimse Trabzonspor üzerinden isim yapmaya çalışmasın, bu doğru bir yaklaşım değil. Kulübümüzden herkes faydalanıyor.Kulübümüz Allah için toprak ana gibi.


Kimse de kulübü şikayet edemez. Ben görüyorum bazı genç idareciler şikayet ediyor. Bu kulübü hiç kimse şikayet edemez. Bu kulüp içerisinden çıkmış bakanlarımız, milletvekillerimiz var. Bu kulüp içerisin de de artık bazı eski yöneticilerimiz BİLGİ VE GÖRÜŞLERİNİ ZAMANINDA KULLANSIN. Şu anda Trabzonspor'un o derdi yok. Neden farklı konuları gündeme getiriyorlar ki, bunlara hiç gerek yok,


Bakın " birisi ben başkan olacağım, bir diğeri ben yönetici olmam başkan olurum" diyor, bir başkası diyor ki "Ben hazırım". Bir diğeri ise "ben kimseyle yarışmam" diyor. Neden yarışmayacaksın ,öyle şey mi olur. Dediğim gibi bunları konuşmak için erken ve zamanı da değil. Ama öteki taraftan da kimse kimseye , yol vermesin kimseyi ayağa kaldırmasın. Trabzonspor'un gerçek sahibi hepimiziz. Şu anda
kimin bize ihtiyacı var? 'Takımın". Kimin desteğe ihtiyacı var "Şenol Güneş'in". Kimin desteğe ihtiyacı var "Yönetimin". O zaman biz onların yanında olmalıyız. . Şu anda bu kulübün başkanı da var, yönetimi de var hocası da futbolcusu da var


-Başkan Şener'in bir açıklaması var, biz futbol takımından çekilip, futbol takımının idaresini yalnızca Şenol Güneş'e bırakıp kulübün diğer işleri ile daha yakından ilgilenmek istiyoruz bu konuda ne diyorsunuz


Yok, bu onların kendi görüşü ama benim böyle bir düşüncem YOK olamaz.
TARAFTARIMIZA BAŞARILARIMIZIN KONUŞULACAĞI BİR SEZON DİLİYORUM.

Röportaj: Orhan Çavuşoğlu/haber61.net

ALİ YAVRUOĞLU, HASTANEYE KALDIRILDI

Akçaabat Doğanköy Beldesi halkından, Karikatür Sanatçısı-Yazar Harun Yavruoğlu’nun babası Hacı Ali Yavruoğlu, dün gece Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.



Akçaabat Doğanköy Beldesi halkından, Karikatür Sanatçısı-Yazar Harun Yavruoğlu’nun babası Ali Yavruoğlu nam-ı diğer Postacı Hacı Ali, dün gece Trabzon Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine kaldırıldı.

Hacı Ali Yavruoğlu, dün öğle saatlerinde Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi Genel Cerrahi Bölümünde ameliyata alınan yeğeni Hüseyin Yavruoğlu’nun üniversite öğrencisi kızı için hastaneye geldikten sonra rahatsızlanması üzerine Doğanköy Beldesinde yazın konakladığı eve dönmek üzere aracıyla yola çıktı. Yakınlarının tüm ısrarlarına rağmen doktora gitmeyi red eden Yavruoğlu, evine döndü.

Ancak yakınları tarafından, oğlu Karikatür Sanatçısı Harun Yavruoğlu’na durumu aktarmaları üzerine akşam saatlerine doğru beldeye giderek, babasını ikna edip, derhal Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne gitmeye ikna etti. Acil Serviste yapılan tetkiklerde Yavruoğlu’nun beyninde bir rahatsızlık tespit edilince, hasta hemen KTÜ Tıp Fakültesi Farabi Hastanesi’nin Acil Servisine kaldırıldı. Orada derhal kendisine müdahale edilerek, tedaviye başlandı. Tetkikler yapıldı. Ve Farabi Hastanesi Yeni Bina 4. katta bulunan Nöroloji Bölümü 403 no.lu odaya alındı. Yavruoğlu’na burada doktorlar tarafından bir takım kısıtlamalar getirildi ve tedavisine başlandı.

Çevresinde çok sevilen bir insan olan Hacı Ali Yavruoğlu’nun yakınları ve arkadaşları hastaneye akın etti. Ancak hasta yanına girilmesi kontrol altına alındığından bir ara yağan yoğun yağmura rağmen dışarılarda beklediler.

Hacı Ali Yavruoğlu’na, bir an önce sağlığına kavuşması dilek ve dualarımızla Allah’tan acil şifalar dileriz.



HABER ve FOTO: Muhammet YAVRUOĞLU

Kalp ameliyatında devrim

Durumu ağırlaşan hastaya yapay kalp takıldı.



Ege Üniversitesi (EÜ) Tıp Fakültesi Kalp ve Damar Cerrahisi Anabilim Dalında, durumu ağırlaşan kalp hastasının göğsüne yapay kalp takıldı.


Manisa'nın Soma ilçesinde yaşayan Ahmet Yirmibaş (47), kalp yetmezliği tedavisi gördüğü EÜ Tıp Fakültesi Hastanesinde durumunun ağırlaşması üzerine ameliyata alındı.


EÜ Kalp Nakli Ekibi Başkanı Prof. Dr. Mustafa Özbaran başkanlığında gerçekleştirilen operasyonda, sağlık durumu vücut dışında kullanılan ve kalbin kan pompalama işlevini yerine getiren destek cihazı için uygun olmayan Yirmibaş'ın, göğüs kafesine yapay kalp yerleştirildi.


Ameliyata Özbaran'ın yanı sıra Almanya'dan bir uzman ile Doç. Dr. Tahir Yağdı, Doç. Dr. Çağatay Engin katıldı.


Prof. Dr. Özbaran, yaptığı açıklamada, Yirmibaş'ın ameliyat öncesi sağlık durumunun kötü olduğunu, hayatta kalması için operasyonu gerçekleştirdiklerini söyledi.


''CardioWest Total Yapay Kalp Sistemi'' adı verilen yöntemin eski modelinin 1980'li yıllarda Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesinde bir hastaya uygulandığını ifade eden Prof. Dr. Özbaran, ''Hastanın durumunun kritik olması nedeniyle tercih ettiğimiz bu yöntem Türkiye'de ilk kez uygulandı. Sistemin oldukça kompleks bir yapısı var'' dedi.


Yoğun bakım servisinde bulunan Yirmibaş'ın sağlık durumunun bugün itibariyle iyi olduğuna işaret eden Prof. Dr. Özbaran, hastanın sağlığına ilişkin kesin bilginin önümüzdeki hafta içinde verilebileceğini söyledi.


AA

www.timeturk.com - Cuma 01.10.2010 - 20:40

İslam Âlimleri, İstanbul'da toplanıyor

M.Said Ramazan el-Bûtî, Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî, Prof. Dr. Ali Cuma, Prof. Dr. Ahmed Abbadi, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ve Prof. Dr. Hayrettin Karaman gibi tanınmış İslam âlimleri İstanbul'da bir araya geliyor.


M. Said Ramazan el-Bûtî, Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî, Prof. Dr. Ali Cuma, Prof. Dr. Ahmed Abbadi, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu ve Prof. Dr. Hayrettin Karaman gibi tanınmış İslam âlimleri İstanbul'da bir araya geliyor. 9-10 Ekim'de Fırat Kültür Merkezi'nde düzenlenecek sempozyumda, Kur'an ve sünnet ışığında 'Peygamber Yolu' anlatılacak.


Günümüz dünyasının en yetkin İslam âlimleri, Kur'an ve sünnet çizgisini anlatmak üzere İstanbul'da buluşuyor. Yeni Ümit ve Hira dergileri, 9-10 Ekim tarihlerinde Fırat Kültür Merkezi'nde 'Peygamber Yolu' temasıyla uluslararası bir sempozyum düzenleyecek. İslam dünyasının ve Türkiye'nin önde gelen ilim ve fikir adamları sempozyumda Kur'an, sünnet, Hulefa-i Raşidin ve sahabe çizgisinden yola çıkarak 'Peygamber Yolu'nu anlatacak. Sempozyum, 9 Ekim Cumartesi günü saat 10.00'da Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu, Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Raşit Küçük, Diyanet Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Gölcük ve Fas ulemasından Prof. Dr. Ahmed Abbadi'nin yapacağı konuşmalarla başlayacak. Ardından, Mısır Müftüsü Prof. Dr. Ali Cuma ve Prof. Dr. Hayrettin Karaman, açılış konferansını verecek. İki gün devam edecek sempozyumda Prof. Dr. M.Said Ramazan el-Bûtî, Prof. Dr. Vehbe Zuhaylî, Prof. Dr. Hamza Aktan, Prof. Dr. Hamdi Döndüren, Prof. Dr. Abdulhakim Yüce gibi pek çok ilim adamı tebliğ sunacak. Oturum başkanlıklarını ise Prof. Dr. Suat Yıldırım, Prof. Dr. İ.Kâfî Dönmez, Prof. Dr. Ahmed Abbadî, Prof. Dr. İsmail L. Çakan, Prof. Dr. Beşir Gözübenli ile Prof. Dr. Faruk Beşer yapacak.


Yeni Ümit dergisi Genel Yayın Yönetmeni Dr. Ergün Çapan, sempozyumu örnek modeller ve örnek insanların yetiştiği 'peygamber yolu'nu yeniden nazara sunmak amacıyla düzenlediklerini ifade ediyor.


"İslam dinini doğru anlayıp doğru yaşamada dünden bugüne rehberlik yapan ehl-i sünnet ve'l-cemaat çizgisini 'Peygamber Yolu' adı altında ele alarak güçlü bir şekilde dile getirmek ve günümüz insanının dikkatini çekmek istediklerini belirten Çapan, "Ehl-i sünnet çizgisini 'Peygamber Yolu' başlığı altında ele almamızın temel sebebi ise hem konunun hakikatini vurgulamak hem de farklı anlayış ve yorumdaki insanları tahrik etmemektir. Bunun için sempozyumda ele alınan konularda temel eksen; Peygamber Yolu'nun Kur'an, sünnet, Hulefa-i Raşidin ve sahabe çizgisi olduğunu akli ve nakli delillerle ortaya koymaktır" diyor. (www.yeniumit.com.tr / 0216 318 10 00)


Kaynak: Zaman


(www.timeturk.com - Cumartesi 02.10.2010 - 09:20)

TRABZON HUZUREVİNE ZİYARET

Trabzon Kadın Gelişim ve İletişim Derneği Trabzon Valisi Dr. Recep Kızılcık’ın eşi Sema Kızılcık VE Dernek üyeleri Trabzon Huzurevi’ni ziyaret etti.





Zamanının büyük bir kısmını yaşlılarla ve çocuklarla geçiren Bayan Kızılcık, 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nde de yaşlıları ziyaret ederek, onların gönlünü aldı.


Beraberinde vali yardımcılarının eşleri Suna Mercan, Nilüfer Halal, Arzu Batuk ile Trabzon Kadın Gelişim ve İletişim Derneği üyeleri Tülay Adanur, Esma Ala Türkmen ve Tuba Yaylalı ile Trabzon Huzurevi’ndeki yaşlıları ziyaret eden Bayan Kızılcık, onlara birer kırmızı ve beyaz gül verdi.






Sık sık huzurevini ziyaret eden ve sakinleriyle sıcak bir ortamda sohbet eden Bayan Kızılcık, dertlerini dinlediği yaşlılarla birlikte çay içti. Bir ara örgü ören bir ninenin örgüsünü alıp ören ve nineyle örgü konusunda sohbet eden Bayan Kızılcık, huzurevi sakinlerinin yaptıkları örgülerle kermes açtıklarını duyunca kendilerine destek olacağını söyledi.



Bayan Kızılcık, düzenlenecek kermes için üzerlerine düşen ne varsa yapmaya hazır olduklarını ve bu yıl ki kermese kendisinin öncülük edeceğine dair söz verdi.



“Yaşlılarımızı ziyaret etmek, onları sevindirmek, hayır dualarını almak bizi mutlu ediyor” diyen Bayan Kızılcık,
“Sevgili büyüklerimiz gençliklerinde bu millete, bu ülkeye, evlatlarına hizmet ettiler. Sık sık ziyaret ettiğimiz yaşlılarımızı 1 Ekim Dünya Yaşlılar Günü’nde, bu özel günlerinde de ziyaret etmek istedik” dedi.



Toplumsal dayanışmanın önemli göstergelerinden birisinin, yaşlıların karşılaşabileceği sorunların en aza indirilmesi ve bunların çözüme kavuşturulması olduğunu belirten Bayan Kızılcık,



“Yaşlılarımız milletimizin gururudur. Onlara sahip çıkmak ve onlarla ilgilenmek tüm toplum bireylerinin ortak görevidir.


Büyüklerine sahip çıkan toplumlar, medeniyeti yakalamış toplumlardır. Ömrünün büyük bir kısmında topluma ve ülkesine hizmet vermiş olan büyüklerimizi yaşlandıkları dönemde memnun etmek bizim görevimizdir” şeklinde konuştu.


Daha sonra Bayan Kızılcık ve dernek üyeleri huzurevi sakinleriyle hatıra fotoğrafı çektirerek yaşlılara veda ettiler. (V.B.)

EMİNE AŞIK, EVİNDE TEDAVİ GÖRÜYOR

Akçaabat-Düzköy Karayolu’ndaki kazada ağır yaralanan Emine Aşık, şimdi evinde tedavi görüyor.



Akçaabat-Düzköy Karayolu, Topuzlu Mevkiinde, Düzköy istikametinde giden Doğanköy Beldesinden Ali Aşık’ın kullandığı araç ile Servisten dönen ve Akçaabat istikametinde seyreden Doğanköy Merkez Fırınına ait servis aracı 16.09.2010 Günü Saat 09.00 civarında yola fırlayan bir tilki nedeniyle kafa kafaya çarpışması sonucu meydana gelen kazada maddi hasarın yanında otomobil sürücüsü Ali Aşık’ın eşi Emine Aşık’ın ayağından ve dizinden ağır yaralandı.


Derhal Akçaabat devlet Hastanesine kaldırılarak tedavi altına alınan Emine Aşık hastaneden taburcu olup evinde tedavisi sürmektedir.



Dizindeki parçalanma nedeniyle yürüyemeyen Emine Aşık’ın bir dizi ameliyattan sonra iyileşmesi beklemektedir.


Kazaya karışan Ali Aşık ve Şoför Ataç’a geçmiş olsun dileklerimizi iletir, trafik kazasında diz ve ayağından ağır yaralanan Emine Aşık ablamıza Allah’tan acil şifalara dileriz.




HABER: Muhammet YAVRUOĞLU
FOTO  : Celal ATMACA

Diyanet'ten başörtüsü açıklaması

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Din İşleri Yüksek Kurulunun Müslüman kadınların başlarını örtmesinin ya da örtmemesinin kendi tercihleri olduğunu belirterek dindeki yerini açıkladı.


Bardakoğlu, Kocatepe Konferans Salonu'nda düzenlenen Din Görevlileri Haftası kutlama etkinliğine verilen arada gazetecilerin sorularını yanıtladı.


'MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Ani Harabelerinde cuma namazı kılmasını nasıl değerlendirdiğinin' sorulması üzerine Bardakoğlu, 'Allah cumalarını kabul eylesin' dedi. Her zaman namaz kılanın, dua edenin yanında olduklarını dile getiren Bardakoğlu, kendilerine düşenin namazlarının kabul olması için dua etmek olduğunu söyledi.


Daha önce Ayasofya'da da cuma namazı kılma girişimi olduğunun anımsatılması üzerine Bardakoğlu, 'Ayasofya'nın ayrı bir konu olduğunu' ifade etti.


Sümela Manastırı, Akdamar ve St. Paul gibi kiliselerde Hıristiyanların ayin yapmasını din özgürlüğünün bir parçası olarak gördüklerini vurgulayan Bardakoğlu, bunun, Türkiye'nin din özgürlüklerine verdiği önemin bir göstergesi olduğunu belirtti.


Din özgürlüklerinin gelişmesinden ve genişlemesinden korkmamak gerektiğine işaret eden Bardakoğlu, şöyle konuştu:


'Din özgürlüklerini geliştirmek bizim ecdadımızdan aldığımız bir gelenektir. Kendimize ve dinimize saygının bir gereğidir. Bırakalım bu topraklarda insanlar nasıl istiyorsa, neye inanıyorsa, nasıl yaşamak istiyorsa kendi özgür iradeleriyle tercihte bulunsunlar. Kimse kimseyi baskı altına almasın. Artık mahalle baskısının tarihe karıştığını görmek istiyoruz. Mahalle baskısını, bir insanın bir insana hiçbir yönde baskı yapmasını onaylayamayız. Çağımız bireysel özgürlüklerin geliştiği bir çağdır. Yeter ki, toplumsal huzurumuz, birliğimiz, dirliğimiz bozulmasın.'


MHP'nin bu girişimi de din özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilir mi' sorusunu Bardakoğlu, 'Cuma kılınmasından daha tabii ne olabilir, elbette kılınacak. İsteyen istediği yerde cuma namazı kılar' diye yanıtladı.


Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, başörtüsü konusunda, 'Diyanet'e sorulsun' sözlerinin hatırlatılarak, 'Size bu konuda danışıldı mı' diye sorulması üzerine Bardakoğlu, Diyanet İşleri Başkanlığının, Din İşleri Yüksek Kurulunun, 'Müslüman kadınların başlarını örtmesinin dini bir vecibe olduğu, dini bir gereklilik olduğu ve 14 asırdır Müslüman kadınların başlarını dini vecibe olduğuna inandıkları için örtmekte olduklarını ve genel resmin bu olduğunu' defalarca söylediğini belirtti.


-'ARTIK MAHALLE BASKISINI BIRAKIN'-


Bir dinin gereğini yerine getirip getirmemenin kişilerin kendi dindarlık tercihi olduğuna dikkati çeken Bardakoğlu, şunları söyledi:


'Bir kişi ben Müslümanım diyorsa bizim için onu Müslüman saymak yeterlidir. Artık namazını kılıp kılmaması, ibadetini yapıp yapmaması, orucunu tutup tutmaması, içki içip içmemesi, başını örtüp örtmemesi kendi tercihi olduğundan o bir yargılama ve derecelendirme konusu olmamalıdır. Biz sadece dinin doğru bilgisini Müslümanlara açıklarız ama bireylerin özgürlüklerine sonuna kadar saygılıyız. Bu itibarla da ne başını kapatan bir insanın bir kısıtlamaya, herhangi bir incinmeye maruz kalmasını onaylarız ne de başı açık bir insanın sırf bu sebeple incitilmesine, baskıya maruz kalmasına onay veririz.


Artık mahalle baskısını bırakın. İnsanların birbirlerine hayat tarzları sebebiyle bireysel baskı ve sitemde bulunmasını, bireysel incinmeler olmasını dahi doğru bulmuyoruz. Rotamız, özgürlükleri, toplumsal bir anlayış, karşılıklı sevgi saygı ortamında geliştirmek, özgürlüklerin gelişmesinden korkmamak ama toplumsal birliğimizi, dirliğimizi, huzurumuzu da korumaktır.'


Başörtüsü konusundaki tartışmaların hatırlatılması üzerine Bardakoğlu, bu tartışmalara girmeyeceğini, sadece dinin genel ilkesini söyleyeceklerini bildirdi.


Bardakoğlu, 'Tarlada çalışan, üniversitede okuyan, büyük şehirde yaşayan insanların aynı davranışları, aynı kıyafeti benimsemesini beklemek doğru değil. Tek tipleştirme çağdaş dünyanın ortak anlayışlarına aykırıdır' dedi.
AA


(www.timeturk.com - Cuma 01.10.2010 - 17:34)