19 Ağu 2011

HAYRETTİN KARACA'NIN ORMAN VE SU BAKANINA MEKTUBU


TEMA Vakfı Kurucusu ve Onursal Başkanı Hayrettin Karaca; HES 'ler konusunda Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu’na karşı çıktığı bir yanlışı bir mektupla Bakana iletti.


Karaca; “90 senede damıtarak edindiğim bilgileri, bildiklerimi taşımanın ağırlığı ve vicdani sorumluluğu ile bir kez daha ilgililere iletiyorum” dedi.

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu HES 'ler konusunda hata yaptıklarını, konuyu halka anlatamadan yatırımlara girildiğini, medya tarafından da olumsuz bir hava yaratıldığını belirterek; vadilerin nasıl dönüşeceğini resimli olarak halka anlatmayı planladıklarını ifade etti. Bakanlık vadilerde yaşayan yoksun halkın aş, iş beklentilerine cevap verecek sanal görüntülerle destekli tanıtım projelerinin etkili olacağını beklemektedir.

MEKTUP ÖZETLE ŞÖYLE:

HES’lerin doğayı tahrip etmediğini göstermek için proje hazırlayan Orman ve Su Bakanı Veysel Eroğlu’na Hayrettin Karaca gönderdiği mektupla tepki gösterdi.

Bu bir cinayettir !

TEMA Vakfı Onursal Başkanı Hayrettin Karaca;

“Yapılması gereken; HES’lerin halkımıza nasıl daha sempatik gösterilebileceği değil, HES’lerin ekolojik sistem üzerinde yarattığı geri dönüşümü ve onarılması mümkün olmayan zararları dile getirmektir. Bu bir cinayettir. Yani, önce günahkar olmayalım, sonradan tövbekar olmak çözüm değil” dedi.

Yaşam hakkı konforun ötesindedir !

Doğayı yok edecek yatırım projelerinin artık bu şekilde pazarlandığını, yoksun insanların hayalindeki görüntüleri, arzuladıkları durumun sanal olarak sunulduğu bir dönem yaşandığını belirten Karaca;

“Halkı adına hükümet edenlerin öncelikli görevinin doğasına, toprağına sahip çıkan gençler yetiştirecek alt yapıyı oluştururken, emaneti teslim edene kadar bu kararları en doğru şekilde almaktır. HES’lerin bir medeniyet göstergesiymiş gibi sunulmasının yanında en azından bunun ekosistem üzerinde yaratacağı onarılmaz tahribat hakkında halk bilgilendirilmelidir” dedi.

Nuh’un Gemisine delik açmaya benzer…

“İnsanı çevresindeki doğal ekosistemi kendi amaçları doğrultusunda istediği gibi kullanabileceği, doğanın sınırsız ve karşılıksız veren bir makine olarak tasarlandığı insan merkezli bakış açısı eko-sistem yıkımına temel oluşturmuştur. Hâlbuki insan bu canlı topluluğun sadece bir üyesidir. Bu bütünlüğü, dengeyi kendi ekonomik çıkarları için bozma hakkına, lüksüne sahip değildir. Bu tahribat kendisinin de içinde olduğu Nuh’un gemisine delik açmaya benzer. İnsanoğlu olarak bu bütünsel bakış açısını yakalayamadığımız sürece bizim için gelecek yoktur. İktidar sahipleri bunu bilerek geleceği tasarlamalıdır.”

Ekolojik düzeni bozmak insan hayatına da kast etmenin bir şeklidir!

“Canlı sistemi ortaklaşa yaşam üzerine kurulmuştur ve sistemden çıkan tek bir canlı türü zincirin bozulmasına sebep verir. Her canlı ölçülemeyecek kadar kıymetli, anlayamadığımız kadar karmaşık ve hayatidir. Kurşun kadar ani olmasa da ekolojik düzeni zarara uğratmak da İnsan hayatına toplu olarak kast etmenin en etkili ve kalıcı şekillerinden biridir.”

Anadolu’nun biyolojik çeşitliliğini korumak bu emaneti taşımak hükümet edenlerin sorumluluğundadır !

“Kıta Avrupa’sından daha fazla endemik bitki türüne ev sahipliği yapan Anadolu’nun korunması, emanetin geleceğe taşınması hükümet edenlerin sorumluluğundadır” diyen Hayrettin KARACA; 2. Dünya savaşında St. Petersburg’daki 10.000 civarındaki farklı buğday geninin saklandığı tohum bankasında o türleri insanlık adına yaşatmak için açlıktan ölene kadar nöbet tutan Rus bilim adamlarını örnek gösterdi.

Nevzat Özer (Rize): 18 Ağustos 2011 Perşembe

Hiç yorum yok: