2 Eyl 2019

HALK SAĞLIĞI HAFTASI: "ANNE ve ÇOCUK SAĞLIĞI"

TRABZONTrabzon İl Sağlık Müdürlüğü'nce, her yıl 3-9 Eylül tarihleri 'Halk Sağlığı Haftası' olarak kutlanmakta olması nedeniyle "Anne ve Çocuk Sağlığı" konusunda bir açıklama yapıldı.

 

TRABZON İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN YAPILAN AÇIKLAMA ŞÖYLE:

"Ülkemizde her yıl 3-9 Eylül tarihleri ‘Halk Sağlığı Haftası’ olarak kutlanmaktadır. Bu haftanın amacı; halk sağlığının ve koruyucu sağlık hizmetlerinin önemini vurgulamak ve yürütülen çalışmaları daha görünür kılmaktır. 2019 yılında Halk Sağlığı Haftasının teması “Anne ve Çocuk Sağlığı” olarak belirlenmiştir.

Sağlığın dünyada en geniş biçimde kabul gören tanımı; fiziksel, bedensel ve ruhsal yönden tam bir iyilik hali olduğudur. Tam bir iyilik halinin sağlanması ortaya çıkan sağlık sorunlarının zamanında ve etkili biçimde çözümlenmesi kadar sağlık sorunlarının meydana gelmesini engelleyici yaklaşım ve uygulamaları da gerektirir. Birinci basamak sağlık hizmetleri olarak da adlandırılan koruyucu sağlık hizmetlerini ülke genelinde yaygın, etkili ve gereken kalite düzeyinde sürdürmek temel amacımızı teşkil etmektedir. Böylece insanımızın sağlığını korumayı ve geliştirmeyi hedeflemekteyiz. Bu kapsamda yürüttüğümüz çalışmalar içinde anneler ve çocuklar özel bir önceliğe sahiptir. Çünkü anne ve bebekler, diğer gruplara göre sağlık açısından daha fazla risk altındadır. Çocuklar, bir ülkenin geleceği ve umududur. Bu nedenle en iyi koşullarda dünyaya gelmelerinin sağlanması, büyümeleri ve gelişmeleri için en uygun ortamın hazırlanması, geleceğe dönük fiziksel, ruhsal ve zihinsel donanımlarının en üst düzeyde oluşturulması ülkenin geleceği açısından yaşamsal önem taşımaktadır.

15-49 yaş arasındaki tüm kadınlar; sağlık açısından değerlendirilmesinin sağlanması, üreme dönemi kadın sağlığı göstergelerinin iyileştirilmesi, doğurganlık çağındaki kadında riskli durumların tespit edilmesi, gebelik öncesi danışmanlık hizmeti verilmesi, erken dönemde gebelik tespiti yapılabilmesi için yılda en az iki kez birinci basamak sağlık kuruluşları ve aile hekimleri tarafından izlenmektedir.

Evlilik öncesi sağlık raporu almak için başvuran kişilere; sağlıklı aile yapısı, üreme sağlığı, üreme sağlığı yöntemleri, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar, akraba evliliği ve genetik geçişli hastalıklarla (kalıtsal kan hastalıkları hemoglobinopati) ilgili danışmanlık hizmeti verilmesi, evlenecek çiftlerin olası riskler, sonuçları ve korunma yolları konularında bilinçlendirilmesi amaçlanmaktadır.

Gebelerin; doğum öncesi, doğum, doğum sonrası dönemlerine ilişkin bilgi sahibi olmalarını ve bilinçli doğum yapmalarını sağlamak, anne ve baba adaylarına normal doğum eylemi ağrı yönetimi ve yeni rollerini benimsemeleri konusunda bilgi ve beceri kazandırmak için Gebe Bilgilendirme Sınıflarında anne adaylarına bilgi verilmektedir.

Doğum Öncesi Bakım Programı; gebelere doğum öncesi bakım yönetim rehberi doğrultusunda hizmet sunulması, sağlıklı gebelik geçirerek sağlıklı bebek doğurması ve sağlığının korunması, gebelikten önce var olan hastalıkların saptanması, gebelikteki riskli durumların erken tanı ve tedavisi ile gerekirse sevkini içerir. Tüm gebelerin en az 4 kez doğum öncesi bakım hizmeti almaları sağlanmaktadır.

Ülkemizin bazı bölgelerinde doğum eylemi yaklaşmış ya da başlamış olan anneler zaman zaman olumsuz iklim, ulaşım şartları veya sosyal sebeplerle sağlık kurum ve kuruluşlarına zamanında ulaştırılamamakta ve doğumlar olumsuz şartlarda gerçekleşebilmektedir. Bu tür olumsuzlukları önlemek, anne-bebek ölümlerini azaltmak için 2008 yılında “Misafir Anne Uygulaması” başlatılmıştır. Bu uygulama ile elverişsiz hava ve ulaşım şartları olan yerleşim yerlerinde ikamet eden, sağlık kurumuna erişiminde problem olabilecek gebelerin tespit edilerek izlemi, doğum tarihleri yaklaştığında daha güvenli yerleşim merkezlerine nakledilerek konaklamalarının sağlanması ve doğumlarının hastanelerde gerçekleştirilmesi, doğum sonrası anne ve bebeğin tekrar evlerine götürülmesi sağlanmaktadır.

Gebelikte artan demir ihtiyacının karşılanması için her gebeye gebeliğinin 16.haftasından itibaren doğumdan sonra 3 ay 40-60 mg/gün demir desteği sağlanmaktadır. 2008 yılından itibaren tüm gebelerimize ücretsiz demir dağıtılmaktadır. Yine Gebe D Vitamini Destek Programı ile gebelik ve lohusalık döneminde görülen D vitamini eksikliğini önlemek amacıyla her gebeye gebeliğinin 12. haftasından doğumdan sonra 6. ay sonuna kadar günde 1200 Ü D vitamini önerilmekte ücretsiz dağıtılmaktadır.

Anne Dostu Hastane Programı kapsamında, kanıta dayalı anne, bebek ve aile dostu bir model ile; başta kişi mahremiyeti olmak üzere, üreme haklarına saygılı, doğru veri ile doğru politika ve yaklaşım oluşturma, etkili iletişime odaklanma, her gebelik ve doğum sürecinin evrensel ilkelerle ve kendi kültürümüzle uyumlu hale getirilmesi amaçlanmaktadır.

Bakanlığımızca 2008 yılından itibaren; hastane doğumlarını artırmak, sezaryen oranlarını düşürmek, anne sağlığını korumak amacıyla ülke genelinde kamu, üniversite ve özel sağlık kuruluşlarında doğumun yöntemlerine göre dağılımı, sezaryen oranları ve sezaryenlerin tıbbi gerekçelerine göre dağılımı izlenmektedir. Ülkemizde sezaryen oranlarının azaltılması için Doğum Eylem Planı hazırlık çalışmalarına Dünya Sağlık Örgütü ile birlikte başlanılmıştır. Çerçevesi oluşturulan ve yakın zamanda bir eylem planı olarak yayımlanması planlanan programımızda sezaryen oranlarını düşürmeye yönelik çeşitli girişimler bulunmaktadır.

Lohusalık döneminde anneye sağlık personeli tarafından “Doğum Sonu Bakım Yönetim Rehberi”ne uygun olarak izlem yapılmaktadır. Doğum sonrası bakım ile; riskli durumları erken dönemde tespit ederek anne ölümlerini önlemek, anneye ve yakınlarına lohusalık dönemi, gebeliği önleyici yöntemler konusunda danışmanlık vermek, nutrisyonel desteğe devam etmek amaçlanmaktadır. Lohusanın normal doğum sonrası 24 saat, sezaryen sonrası 48 saat hastanede kalması sağlanmaktadır. Lohusanın doğumun gerçekleştiği sağlık kuruluşunca en az 3 kez, taburcu olduktan sonra da aile hekimi/aile sağlığı elemanınca en az 3 kez evde/sağlık kuruluşunda izlemi yapılmaktadır.

İnsana yapılan yatırımın geri dönüşü ile ilgili yapılan hesaplamalarda, en yüksek getirili yatırımın, erken yıllarda çocuklara yapılan yatırım olduğu gösterilmiştir. Çocuk izlemi, birinci basamak çocuk sağlığı ve hastalıkları hizmetlerinin temelini oluşturmaktadır. Tüm çocukların büyüme ve gelişmelerinin izlendiği, sağlıklı olup olmadığının değerlendirildiği, aşı ve sağlık eğitimi gibi koruyucu hekimlik uygulamalarının sunulduğu bir sağlık hizmetidir. Bu hizmetten yararlanmak her çocuğun en doğal hakkıdır. Sağlam çocuk izleminde amaç; sağlıklılığı sürdürmek, bebek ve çocuk ölümlerini, hastalık, sakatlıkları azaltmak ve önlemektir. Daha geniş anlamda, sağlığın geliştirilmesi ve desteklenmesini sağlamaktır. Ülkemizde doğan her çocuk aile sağlığı birimlerince; doğumdan sonra ilk yıl içinde 9, 6 yaşına dek 17 defa ve bundan sonrada okul çağı boyunca yılda bir kez izlenmektedir. Büyüme ve gelişmenin özellikle hızlı olduğu erken çocukluk (0-3 yaş) ve ergenlik (10-19 yaş) gibi dönemlerde izlemlerin sıklığı ve içeriği farklılaşmaktadır. İzlem içerisinde çocukların yaş ve özelliklerine uygun gelişimin değerlendirmesi ve desteklenmesi, taramalar, aşılama hizmetleri, beslenme gibi çocuk sağlığı için yaşamsal konularda ailelere danışmanlık ve gelişim için önemli vitamin mineral destekleri yer almaktadır. Aile hekimliği birimlerimizde her bebek ve çocuğun büyüme ve gelişmesi değerlendirilerek yakından izlenmekte ve bir sorun olduğunda müdahale edilmektedir.

Halen ülkemizde doğan her bebekten alınan topuk kanı ile, zeka geriliğine ve ağır sekellere neden olabilecek fenilketonüri, konjenitalhipotiroidi, biyotinidaz eksikliği, kistikfibrozishastalıkları taranmaktadır. İşitme kayıpları, görme kusurları ile bazı göz hastalıkları ve kalça çıkıklığı açısından taranarak erken tanı ile tedavi edilebilmektedir. Bu yenidoğan dönemi tarama programları ile her yıl 12 binden fazla çocuk yaşama sağlıklı başlama ve hayatını sağlıklı bireyler olarak sürdürebilme şansına sahip olmaktadır. Çocuklarımızın sağlığını geliştirmek için yeni tarama programlarının geliştirilmesi için çalışmalarımız sürmektedir.

Bağışıklama çalışmaları hem toplum hem de çocuk sağlığı açısından son derece önemli çalışmalardır. Genişletilmiş bağışıklama programı kapsamında gelişmiş ülkelerdekine benzer düzeyde hastalığa karşı çocuklarımızı koruyoruz. Çocukluk çağında; Hepatit B, BCG (verem), DaBT-Hib (Beşli karma aşı; difteri, aselüler boğmaca, tetanoz, inaktifpolio, hemofilusınfluenza Tip B aşısı), KPA (kojugepnömokok), KKK (kızamık, kızamıkçık, kabakulak), OPA (çocuk felci), Td (erişkin tipi difteri tetanoz), Hepatit A, Suçiçeği aşılarını yapıyoruz. Bakanlığımız tarafından tedariği yapılan ve uygulanan aşıların depolandığı taşındığı ve uygulandığı her noktada soğuk zincir ve stoğu izlenmektedir, hangi aşının hangi çocuğa uygulandığı takip edilmektedir. Ayrıca yerli aşımızı üretmeye başlıyoruz.

Bebeklerimizin optimal sağlık düzeyine erişebilmesi ve üretken sağlıklı bireyler olarak yaşamlarını sürdürebilmeleri için beslenme programları önceliğimiz olmaya devam etmektedir. Sağlıklı beslenmenin ilk adımı hayata anne sütü ile başlamaktır. Bunun için Bakanlık politikamız bebeklerimizin ilk 6 ay sadece anne sütü ile beslenmesinin sağlanması ve emzirmenin uygun ek besinlerle birlikte 2 yaş ve ötesine dek sürdürülmesidir. Ülke genelinde tüm illerimiz “Bebek Dostu İl”, doğum yapılan hastanelerimiz “Bebek Dostu Hastane” olup doğumlarımızın hemen hemen tamamı bu kuruluşlarda gerçekleşmektedir, Aile Hekimlerimizin neredeyse tamamı Bebek Dostu unvanına sahiptir.

Bebeklerimizin sağlıklı gelişimleri için mikrobesin destek programları sürdürüyoruz. “Demir Gibi Türkiye Programı” ve “D Vitamini Yetersizliğinin Önlenmesi ve Kemik Sağlığının Geliştirilmesi Programı” kapsamında bugüne dek her biri için 15’er milyondan fazla bebeğe destek başlanmıştır. Bu programlarla çocuk yaş grubunda demir eksikliğine bağlı kansızlık %75, D vitamini eksikliği %50 oranında azaltılmıştır.

Okul çağı çocuklarının sağlıklı olmalarını temin için Millî Eğitim Bakanlığı ve Bakanlığımız arasında “Okul Sağlığı Hizmetleri İşbirliği Protokolü” imzalanmıştır. Hazırlık çalışmalarının ardından her iki Bakanlık arasında varılan mutabakat ile “Okulda Sağlığın Korunması ve Geliştirilmesi Programı” başlatılmıştır. Bu Programın, okullarda şu ana kadar okul sağlığı kapsamında yürütülen ve yürütülecek olan tüm program ve projelerin çerçevesini oluşturması ve ülkemizin okul sağlığı modelini oluşturması hedeflenmiştir. 2016 yılı sonu itibariyle Aile Hekimliği Birimleri tarafından öğrencilerin yıllık periyodik izlem ve muayenelerine başlanmıştır. Bu periyodik izlemler, çocuk aile hekimine yıl içerisinde ne zaman başvurursa vursun, yılda en az bir kez kapsamlı muayeneden geçmesini ve sonuçta 19 yaşına dek tüm çocuklarımızın sağlık sistemi tarafından rutin olarak ve yakından izlenmesi amaçlamaktadır. Bakanlığımızın okul sağlığı alanında yürüttüğü çalışmalarda okullarımızdan sağlıklı bir okul çevresine sahip olduğunu gösterenlere “Beyaz Bayrak” unvanı, yine doğru beslenme uygulamalarına sahip okullarımıza “Beslenme Dostu Okul” unvanı verilmektedir. Okul çağı çocuklarımız için aşılama, işitme ve görme taraması ile ağız diş sağlığı programları yürütülmektedir.

Kaza; yanlış davranış ve ihmaller sonucunda oluşan korunabilir bir olaydır. Kazalar dünyada ölüm nedenleri arasında 4.sırada yer almaktadır. Her yıl milyonlarca çocuk ömür boyu sakatlıklara neden olduğu kazalara bağlı yaralanmalar nedeniyle hastaneye başvurmaktadır. Ülkemizde ev kazalarının görülme sıklığı %25 olup acil servislere müracaat trafik kazalarından sonra 2. sırada yer almaktadır. Çocukluk çağı yaralanmaları ile beraberinde gelen sakatlık ve ölümleri asgariye indirmek, ev kazaları ve olumsuz sonuçlarını önlenmek amacıyla Çocuk Güvenliğinin Sağlanması Programı başlatılmıştır. Aile hekimlerimiz aracılığıyla ailelere çocukları ile ilgili kaza ve yaralanma riskleri konusunda danışmanlık verilmekte ayrıca toplumsal farkındalık çalışmaları yürütülmektedir.

Bakanlığımız tarafından yürütülen tüm bu çalışmalar ücretsiz olarak topluma sunulmaktadır."  

02.09.2019


Hiç yorum yok: