21 Oca 2011

TABZONLU KANUNİ VE TÜRK TARİHİ DÜŞMANLIĞI


“Milletler büyük evlâtlarıyla soluk alır” diye bir söz vardır. Bu sözden hareketle tarihimizin mümtaz şahsiyetlerini düşününce bu dünyada Türkler kadar soluk almaya en fazla hakkı olan başka bir millet düşünülemez. Bu şerefli tarihimizden rahatsız olan Türk düşmanları ve onların ülkemizdeki kiralık piyonları tarihimizi karalamak için meydanları boş buldular ve cüretlerini tarihimizin ve dünyanın en mümtaz şahsiyetlerinden biri olan Trabzonlu hemşehrimiz Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman’a ve onun şahsında Türk tarihine saldırmaya başladılar.


Muhteşem Osmanlı tarihinde üç padişah savaş alanında şehit olmuştur. Biri Osman Gazi olup, Bursa kuşatması sırasında hasta yatağında yatarken, gözleri ufukta Bursa’nın fethi haberini alarak ruhunu teslim etti. İkinci şehit, 1839 yılında, üçüncü Osmanlı Padişahı Murat-ı Hüdavendigâr olup, Kosova Zaferi sonunda savaş meydanında yaralılar arasında gezerken, Sırplı Miloş Obiliç tarafından hançerlenerek, savaş alanında şehit edilmişti. Üçüncü Osmanlı Padişahı ise 71 yaşında iken, 1566 yılında b1zzat kumanda ettiği kendisinin bizzat katıldığı 13. son seferi olan Zigetvar Seferinde kalenin düşmesini hasta yatağında savaş çadırında beklerken 6-7 Eylül 1566 Cuma günü akşamı, kalenin fethinden bir gün önce yani vefât etti. Kanûnî'nin üzerindeki iç çamaşırları Trabzon keten bezi dokumalarındandı. İmparatorluğun bir ucu Trabzon'da 27 Nisan 1495 de doğdu, öbür ucu Zigetvar'da 1566'da öldü. Koca Gâzi Sultân Süleymân Hân'ın, 45 sene, 11 ay, 7 gün sürmüş olan pâdişâhlığının 10 sene, 3 ay, 5 günü seferlerde geçmişti.


İşte karalanmak istenen bu şehit Padişah Muhteşem Kanuni Sultan Süleyman, şimdi ise, kadın ve eğlence düşkünü, bir pavyon kabadayısı gibi, rezil bir senaryo ile dizi film haline getirilip Türk ve dünya insanına seyrettiriliyor. Türk’ün tarihine karşı hiçbir değer tanımayan Türk tarihinin düşmanı aşağılık insanlar marifetiyle, Show televizyonunda seyirciye seyrettirilmesindeki çirkefliğe karşı isyanım, sebep olanlara karşı hıncım sonsuzdur. Belli ki bunlar Türk düşmanı ve Türk tarihinin düşmanı. Dış destekle de palazlanan bu kişilerden elbette ki düşmanlıklarının dışında bir şey beklemek ahmaklık olur. Düşman düşmanlığını, suyunun ve sütünün bozukluğu gereği yüzümüze baka baka yapacaktır.


Düşman düşmanlığını yapacak da, vatanını, milletini, tarihini seven, Türk olmanın gururu içinde olduğunu söyleyen bizler ve bizleri yönetenler ne yapacak? Mesele burada… Yine reklamlarımızla bu televizyon kanalını besleyecek miyiz? RTÜK denen kuruluş, seyirci olmaktan ve ağır çekimden kurtulup, üç haftadır bu millete küfreden film için harekete geçip, daha doğrusu geçebilip de müeyyide uygulayabilecek mi? Bu milletin tarihini, örfünü, gurur ve haysiyetini korumakla, kollamakla görevli ve yetkili olan kurumlar, daireler, mahkemeler, müdürlükler ve yetkili zevatın kılı kıpırdayıp da gerekeni yapabilecek mi? Bol keseden televizyonlar karşısında ahkâm kesen ve şov yapan kişiler, bu SHOW TV’ye yasal yollarla haddini bildirmeye güçleri ve nefesleri yetebilecek mi?


Türk bayrağının dalgalandığı bu vatanda, Türk tarihine ve Türk milletine böylesine hakaret edilmesinin ve bu seviyelere gelinebilmesinin sebepleri üzerinde durmak gerekir. Nerede ve nerelerde hatalar yapılmaktadır. Bir milletin böylesine milli gururu ve milli haysiyeti ayaklar altına alınıp da tarihi, tarihi kişileri lekelenir ise, bu ülkeyi yönetenlere diyecek hiçbir sözümüz olmaz mı acaba?


Düşmanlar, hainler istediğini yapacak, istediğini söyleyecek, istediği filmi çevirecek ve bizler de, bizi yönetenler de kuzu kuzu bakacak mı?


Yetkililer, yetkili olduklarını söyleyenler susmayınız, bu milletin değerlerine sahip olduğunuzu, olacağınızı iradeniz ve icraatınızla ortaya koyunuz. Yarın yüzümüze baktığınızda alnınız ak, sineniz pâk olsun.


HÜSEYİN ALBAYRAK- 20.01.2011
www.ilkhabergazete.com

Hiç yorum yok: