9 Haz 2011

SALATALIKTA ÖLÜMCÜL BAKTERİ BULUNDU


En az 26 kişinin ölümüne neden olan EHEC bakterisinin kaynağı haftalardır bulunamıyor. Magdeburg kentinde çöpteki salatalıkta mutasyona uğramış EHEC bakterisi saptanması, kafa karışıklığını artırdı.

Deutsche Welle Türkçe / TIMETURK

EHEC bakterisi Avrupa'nın başını ağrıtmaya devam ediyor. Kaynağı henüz bulunamayan bakterinin yol açtığı kriz ve Avrupalı sebze üreticileri için sonuçları bugün AB’nin özel bakanlar toplantısında da ele alınıyor.

Lüksemburg’daki kriz toplantısına AB Bakanlarının yanı sıra AB Komisyonu'nun Sağlık ve Tüketici Politikasından Sorumlu Üyesi John Dalli ile Ziraattan Sorumlu Komisyon Üyesi Dacian Ciolos da katıldı. Cialos, kriz nedeniyle piyasadan ürünleri çekilen sebze üreticilerine Birlik tarafından 150 milyon Euro’ya varan miktarda tazminat verilmesinin planlandığını açıkladı. Ancak bunun Birliğin ziraat bakanları tarafından da onaylanması gerekiyor.

Öte yandan hastalığın en yoğun şekilde görüldüğü Almanya’nın kriz yönetimi Avrupa çapında eleştirilere hedef oluyor. Avrupa Parlamentosu’nda EHEC salgını ile ilgili yapılan oturumda, Almanya’da eyaletler ile federal yönetim arasında yetki konusunda bir belirsizliğin söz konusu olduğu ve bunun da krizin çözümünü olumsuz etkilediği dile getirildi. Birçok parlamenter Avrupa Birliği’nin de yavaş davrandığını ve krizden ders çıkarılması gerektiğini vurguladı. AB Komisyonu’nun Sağlık Komiseri John Dalli ise, Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada aldıkları önlemleri şöyle sıraladı:

"Öncelikle kriz yönetiminden sorumlu tüm ağlarımızı harekete geçirdik. Bu ağlar günlük temas halinde ve bilgilerin hızla akışını sağlıyorlar. Gıda ve yem konusundaki erken uyarı ve yanıt sistemi ile hızlı alarm sistemlerimiz, bilgi alışverişi için sağlam bir temel oluşturuyor. Ayrıca Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nden durum geliştikçe düzenli olarak güncellenen bir bilimsel risk değerlendirmesi yapmasını istedik. Şimdi vakanın AB çapında standart bir şekilde tanımı sağlandı, böylece üye ülkeler salgın konusundaki incelemelerinde ortak bir dilden konuşacak.”

Komisyonun Sağlık ve Tüketici Politikasından Sorumlu Üyesi Dalli,

İletişimin ve hastalığın kaynağının bulunmasının öncelik taşıdığını vurguladı:

"Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi’nden tedavi konusundaki tecrübelerin alışverişi için üye ülkeler ve profesyonel kurumların dâhil olduğu bir platform oluşturmasını talep ettik. Hastalığın kaynağını bulmak için soruşturmaları yoğun bir şekilde sürdürmemiz gerekiyor.

Sağlık Bakanlarının toplantısında Almanya’dan denetleme, salgın kontrol önlemleri ve salgının kaynağının bulunması yönündeki çabalarını arttırmasını istedim.”

İlk şüpheler doğrulanmadı

Dalli, 2200’den fazla kişinin hastalandığı Almanya’da hastalığın kaynağı konusunda ilk varılan sonuçların doğru olmadığını tekrarladı ve Alman yetkililerin hastalığın İspanya kaynaklı salatalıklardan geldiği yönündeki şüphelerinin hiçbir test ile doğrulanmadığını hatırlattı.

Sağlık Komiseri, yetkililerin aceleci açıklamalardan kaçınmasının önemini vurgulamayı da ihmal etmedi:

"Komisyon, her türlü yeni gelişmeyi yakından takip ediyor ve laboratuar testlerinden herhangi bir epidemiyolojik bulgu çıktığında gerekli adımların atılması için harekete geçecek. Ancak şu anda elimizde bir bulgu yok. Ulusal makamların, hastalığın kaynağı konusunda ellerinde bakteriyolojik analiz ile kanıtlanmış bir sonuç bulunmadığı sürece, tüm Avrupa kamuoyunda gereksiz endişelere yol açacak açıklamalarda bulunmamaları gerektiğini vurgulamak istiyorum, bu ayrıca AB içinde ve dışında satış yapan gıda üreticilerine de sorun çıkaran bir tutum.”

Henüz Avrupa çapında önleme gerek yok

AB Komisyonu'nun Sağlık ve Tüketici Politikasından Sorumlu Üyesi Dalli, EHEC krizi hakkında Avrupa Parlamentosu’nda yaptığı konuşmada, elde kesin bilimsel sonuçlar bulunmadan belli tarım ürünlerinin yasaklanmasının söz konusu olmayacağını söyledi. Bu durumdan ders çıkarılması gerektiğini belirten Dalli, salgının coğrafi olarak, Hamburg kenti ve çevresi ile sınırlı kaldığının altını çizerek, bu yüzden şu anda Avrupa çapında önlem alınmasına gerek olmadığını kaydetti.

İlk olarak Almanya'nın kuzeyinde görülen ve 13 ülkeye daha yayılan EHEC bakterisi endişe kaynağı olmayı sürdürüyor.

Bugüne kadar Almanya'da 25, İsveç'te de 1 kişinin ölümüne neden olan bakterinin nereden bulaştığı hakkında belirsizlik devam ediyor. Sebze filizleri, salatalık ve sebzeler üzerinde şüphe devam ederken, henüz kesin kanıtlar ortaya konamadı.

Alman makamları, geçen ay yaptıkları ilk açıklamalarda, EHEC bakterisinin kaynağının İspanya'dan ithal edilen salatalıklar olduğunu söylemiş, ancak daha sonra laboratuvar tahlil sonuçları İspanyol salatalıklarında EHEC bakterisi olmadığını ortaya koymuştu. Bu hafta başında ise şüpheler, Almanya'da sebze filizleri üreten ve ithal eden bir işletme üzerine yoğunlaşmıştı. Ancak bu işletmedeki ürünlerden alınan numunelerin laboratuvar tahlillerinden net bir sonuç alınamadı. 40 numuneden 23'ü temiz çıkarken, diğer numuneler üzerinde incelemeler devam ediyor. Salgının yaşandığı birçok kente ürün gönderen işletmede çalışanlar arasında da EHEC bakterisine bağlı hastalıklar görülmüştü.

Dün Saksonya-Anhalt eyaletinden gelen yeni bir haber dikkatleri bir kez daha salatalıklara çevirdi.

Çöpteki salatalıkta bakteri

Eyaletin başkenti Magdeburg'da EHEC'ten rahatsızlanan bir ailenin çöp bidonunda bulunan salatalık parçasında mutasyona uğramış ve son derece tehlikeli olan EHEC bakterisi (Typ O104:H4) tespit edildi.

Salgının başlamasının ardından ilk kez bir gıda ürününde doğrudan bu bakterinin saptanması merak uyandırdı. Ancak bakterinin, hasta aile fertlerinden mi salatalık parçasına bulaştığı yoksa ilk önce bu salatalıkta mı bulunduğu netlik kazanmadı.

1,5 haftadır çöp bidonunda bulunan salatalık parçasına bakterinin çöpe atılmış başka ürünlerden geçmiş olma ihtimali de bulunuyor.

Hastalanan ailede anne ve babanın iyileştiği, yetişkin kızlarının ise HÜS tedavisi görmekte olduğu bildirildi. EHEC'e bağlı ölümlerin büyük çoğunluğu, kılcal damar kanaması ve akut böbrek yetmezliği şeklinde ortaya çıkan Hemolitik Üremik Sendromu'dan (HÜS) kaynaklanıyor.

Almanya Sağlık Bakanı Daniel Bahr, son üç haftada ülke genelinde 1959 EHEC vakasının görüldüğünü açıkladı. Bunlardan 670'i, HÜS tedavisi görüyor. Bakan Bahr, yeni vakaların artışında azalma olduğunu, salgının kontrol altına alınmakta olduğunu düşündüklerini kaydetti. Bakan, “Ne yazık ki yeni bazı vakalar ve ölümler bekleyebiliriz. Ancak yeni enfeksiyonların sayısında çok ciddi bir düşüş var” dedi.

Alman makamlarına eleştiri

Haftalar geçmesine rağmen salgının önlenememesi ve EHEC'in kaynağı konusunda net bir açıklama yapılamaması, kamuoyunda eleştirileri artırıyor.

AB Komisyonu’nun Sağlık ve Tüketici Politikasından Sorumlu Üyesi John Dalli ise Berlin'deki görüşmelerinin ardından yaptığı açıklamada, Alman makamlarının ve uzmanlarının ellerinden geleni yaptıklarını söyledi. Dünya Sağlık Örgütü de, salgının ilk ortaya çıkmasının üzerinden haftalar geçmesi nedeniyle, geriye dönük olarak incelemeler yapmanın ve salgının ilk kaynağını bulmanın çok zor olduğunu kaydediyorlar.

EHEC bakterisi bundan yaklaşık 10 sene önce yine Almanya'nın kuzeyinde hastalıklara yol açmıştı. Ancak uzmanlar şu anda karşı karşıya kalınan bakterinin, EHEC'un mutasyona uğramış daha tehlikeli bir formu olduğunu kaydediyorlar. Antibiyotiklere karşı dirençli hale gelen ve kalın bağırsakta yapışan bakteri, kanlı ishal ve böbrek yetmezliğine yol açıyor, sinir sistemine zarar veriyor.

AB'den tarım üreticilerine tazminat

Öte yandan Avrupa Birliği, EHEC korkusu nedeniyle ürünleri elinde kalan ve büyük zarara uğrayan Avrupalı sebze üreticileri için 210 milyon euro tazminat ödemeyi kararlaştırdı.

EHEC nedeniyle zarar gören üreticilere, ürünlerin piyasa fiyatının yüzde 50'si kadar tazminat ödenecek. Krizden büyük zarar gören İspanyol ve Fransız üreticiler, kayıplarının tamamının karşılanmasını talep ediyordu.

EHEC korkusu nedeniyle özellikle salatalık, sebze filizleri, domates ve marul üreticileri büyük zarar görüyor. AB'den en fazla yaş sebze ithal eden ülkelerden olan Rusya, EHEC'in kaynağı saptanana kadar, bu ürünlerin ithalatına yasak getirmişti.

Alman makamları, özellikle ülkenin kuzey eyaletlerinde, sebze filizleri, salatalık, domates ve marul tüketilmemesi konusunda uyarılarını sürdürüyor.

“Yaş sebze tüketmeyin”

Bakterinin ilk kez ortaya çıkmasının ardından, İspanya'dan gelen salatalıklardan bakterinin bulaştığını açıklayan Alman makamları, sonradan bu açıklamalarını düzeltmişti. Bakterinin bulaşma nedeni henüz aydınlatılamamış olsa da uzmanlar yaş sebze tüketilmemesi, salatalık ve domates tüketirken dikkatli olunması konusunda uyarıyor.

Federal Sağlık Bakanı Daniel Bahr, enfeksiyon kaynağının henüz tam olarak belirlenemediğini, bu kaynağın halen aktif olabileceğini belirtirken, özellikle Almanya'nın kuzeyinde piyasada bulunan salatalık, domates ve marulların tüketilmemesini istedi.

Alman ve Çinli araştırmacılar geçtiğimiz hafta yaptıkları incelemelerin ardından EHEC bakterisinin, koli basilinin bugüne kadar bilinmeyen bir türü olduğunu açıklamıştı. Pekin Gen Bilimi Enstitüsü ve Hamburg-Eppendorf Üniversite Hastanesi'nden araştırmacılar, EHEC'in "mutasyona" uğramış iki ayrı bakteriden kaynaklandığını, antibiyotiklere karşı direnç kazandığını ve son derece tehlikeli olduğunu belirtiyor.

Hijyen mi, o da ne?

Başta Almanya olmak üzere toplam 14 ülkede EHEC tehditi devam ediyor. Uzmanlar bakteriden korunmak için hijyenin önemini vurguluyor. Ancak Almanya'da birçok insanın bu konuda kayıtsız davrandığı ortaya çıktı.

EHEC'e bağlı enfeksiyon nedeniyle hayatını kaybedenlerin sayısı 25'e yükselirken, enfeksiyon bulaşmış yaklaşık bin 900 hasta bulunuyor. Bakterinin kaynağı ise hâlâ belirsiz... Çinli uzmanlar, enfeksiyonun tetikleyicisini ortaya çıkaracak yeni bir tanı testi geliştirdi. Testin bir iki saat içinde, enfeksiyonu teşhis ettiği açıklandı.
Almanya'da uzmanlar ve siyasiler de olası EHEC salgınını önlemek için harekete geçti. Federal ve eyalet tarım bakanları lokantacılık sektörü ve gıda üreticilerine hijyen karnesi verilmesi konusunda uzlaştı.

Hijyen konusunda noksanlar var

Yağ kalıntıları üzerinde dolaşan hamamböcekleri, dışkı ve idrar izleri ile dolu tuvaletler, yeterli şekilde sterilize edilmemiş kan lekeli cerrahi araçlar, kirlenmiş bilgisayar klavyeleri, günlerce değiştirilmeyen iç çamaşırları ve yıkanmayan eller…Tüm bunlara eklenebilecek yığınla örnek bulunuyor. Hijyen uzmanları, bir sanayi ülkesi Almanya’da hemen her alanda hijyen konusunda büyük noksanlar olduğu görüşünde.

Federal Tüketiciyi Koruma ve Gıda Güvenliği Dairesi geçtiğimiz bir yılda gıda ürünleri üzerine çalışan 545 bin işletmede yaklaşık bir milyon teftiş gerçekleştirdi. Teftişlerin sonucunda, işletmelerin dörtte birinde çok önemli eksiklikler tespit edildi.

Berlin’deki Vivantes Klinikleri Hijyen ve Çevre Sağlığı Enstitüsü’nden Klaus Dieter Zastrow, sorumluların gıda ürünleri ya da yemekler değil, onları hazırlayanlar olduğuna dikkat çekiyor. Zastrow “Bunlar, eğitimi yetersiz ya da düşük ücretle çalıştırılan personelin bulunduğu yerlerde, yemeklerin hazırlanışı sırasında ve beslenme zinciri içerisinde oluşan hijyen noksanları” açıklamasını yapıyor.

“Bu şekilde mümkün değil”

Zastrow, lokantacılık sektöründeki damping rekabetinin, hijyen konusunda gerekli özeni teşvik etmediğini belirtiyor ve büyük bir lokantanın mutfağını örnek gösteriyor ve “Şimdi öğle yemeği için salataları yıkamaları gerekiyor diyelim. Ama mutfakta, 900 kişi için salata yıkayacak iki kişi bulunuyor. Bu şekilde mümkün değil” şeklinde konuşuyor.

Federal ve eyaletler düzleminde tüketiciyi koruma bakanları, restoran ve gıda ürünleri üreticilerine bir hijyen karnesi hazırlanması konusunda uzlaştı. Hijyen karnesi renk skalasında yeşil, "herşeyin yolunda olduğunu", kırmızı ise "önemli hijyen noksanlıklarının bulunduğunu" gösterecek. İşletmelerin girişine asılacak hijyen karnesi, tüketicileri mutfak temizliği konusunda bilgilendirmiş olacak. Aynı zamanda, Almanya genelinde yürürlüğe girecek bir hijyen yasası üzerinde çalışılıyor.

Almanya'da hijyen sorunu, özellikle de temizliğin son derece önemli olduğu hastaneler için de geçerli. Yaklaşık bir yıl önce, Münih kentindeki iki devlet hastanesinde, cerrahi araç gereçler temizlenmediği ve yetersiz sterilize edildiği için, ameliyathaneler kapatılmıştı. Almanya’da klinikler son 20 yıldır, antibiyotiğe karşı direnç kazanmış bakterilerle mücadele ediyor. Ülke genelinde, enfeksiyon bulaşmış hastaların sayısının 500 binden 900 bine çıktığı tahmin ediliyor. Hijyen uzmanı Zastrow ve Robert Koch Enstitüsü hastane hijyeni ve enfeksiyon önleme komisyonu, enfeksiyon nedeni ile hayatını kaybeden hastaların sayısının 15 bin ile 30 bin arasında olduğunu doğruluyor.

İlk iş elleri yıkamak

En kolay önlemin ise sadece elleri yıkamak olduğunu vurgulayan Klaus Dieter Zastrow “Bakteriler, kirin içinde yerleşik durumda, her zaman kirli yerlerde ya da kurumuş kirli suda görülüyorlar. Bu nedenle de en önemli şey yıkamak” uyarısını yapıyor.

Alman hastanelerinden bakteri bulaşması korkusu o kadar yaygın ki, Almanya'da ameliyat olan hastalar Hollanda'da tedaviye devam etmeden önce birkaç gün karantina servislerine yatırılıyor.

Ancak hijyendeki eksiklikler konusunda Almanlar Avrupa'nın en kötüleri arasında sayılmaz. İngiliz bağışıklık sistemi uzmanları ve mikrobiyologların, 10 farklı ülkeden binlerce kişi üzerinde yaptıkları hijyen anketinde, Almanya'nın da hijyen standartları konusunda diğer birçok sanayi ülkesi ile benzer standartta olduğu görülüyor.

Bir hafta aynı iç çamaşırı

Almanya'da, ellerini günde bir kezden fazla yıkayan yetişkinlerin oranı yüzde 40'ı bile bulmuyor. Eller yıkandığında ise sabun kullanılmadığı oluyor ve eli birkaç saniye suyun altında tutmak, bakterilerin ölmesine yetmiyor. Vahim sonuçları olan bu kayıtsızlık birçok Alman için çocuk yaşlarda başlıyor. Düzenli olarak el yıkamaya üşeniliyor, çocukların yarısı bile yemeklerden önce ellerini yıkamıyor. Bu kayıtsızlık bir çok alanda da kendini gösteriyor. Diş fırçaları neredeyse bir yıl boyunca kullanılıyor, havlular ve yatak örtüleri ancak uzun aralıklarla değiştiriliyor. Erkeklerin yüzde 62'sinin bir hafta boyunca aynı iç çamaşırını kullanması ise iç çamaşırında hijyen konusunu çıkmaza sokuyor.

Hijyen uzmanı Zastrow, EHEC bakterisinin kaynağının sebze ya da sebze filizlerinde aranmasına devam edilmesi durumunda, konunun geçmişteki benzer arayışlarla aynı şekilde sonuçlanacağına dikkat çekiyor. Zastrow “Çok nadir durumlarda kaynak bulunabildi. Neden? Çünkü dikkatlice bakılmadı. En basit ve normal olan yerler akla gelmiyor” diyor.

Türkiye Tarım Bakanlığı'ndan açıklama

Dvlet Bakanı Zafer Çağlaya'nın “Türkiye açısından, bizim salatalığımız açısından böyle bir şey yok. İhracatımız açısından da olumsuz bir şey yok.”  "Ah! Her şey keşke bizimkilerin iddia ettiği kadar basit olsa. Oysa değil…" demişti.

Ancak Sağlık Bakanı Recep Akdağ, bakterinni Türkiye'de görülebileceğini bildirdi. Sebze ve meyvelerin çok iyi yıkanması önerisinde bulunan Bakan Akdağ; "Pişirilen ürünlerin daha da iyi pişirilmesi gerekir" dedi.

Tarım Bakanlığı ise gelişmelere yönelik sessizliğini bozdu. Koruma Kontrol genel Müdürlüğü'nün sitesine konulan açıklamada bakterinin Türkiye'de görülebilme olasılığına hiç değinilmedi. bakanlık açıklmasında Almanya'ya gidip gelenleri uyardı.

"Bakanlığımız, Almanya’da ortaya çıkan Escherichia coli (E.coli) krizi ile ilgili gelişmeleri yakından takip etmektedir" denilen açıklamada

Almanya’da ortaya çıkan ve dünyayı tedirgin eden bakteri ile ilgili orta şiddette bağırsak hastalıklarından şiddetli böbrek komplikasyonlarına kadar ciddi sonuçlar doğurabileceği belirtilen açıklamada;

"EHEC’e bağlı enfeksiyonlar temel olarak EHEC ile bulaşı olan gıda yada su ve hayvanlarla temas nedeni ile oluşur. İnsandan insana yakın temas ile de bulaşı söz konusu olabilir. Çiğ süt, pişmemiş dana eti, iyi yıkanmamış taze meyve ve sebzeler (ıspanak, marul, kıvırcık, hıyar, domates, vb.), pastörize edilmemiş elma suyu gibi gıdalar önemli bulaşı kaynakları arasındadır" denilerek halk uyarıldı.

Nasıl Korunulur?

Tarım Bakanlığı açıklamasında nasıl korulanacağı şu şekilde sıralandı.

"Gıdaların en az 70 oC’de en az 2 dakika pişirilmesi EHEC’in ölmesi için yeterlidir. Sebze ve meyveler iyice yıkanarak tüketilmelidir. Çapraz kontaminasyondan kaçınılmalıdır. (örneğin; çiğ gıdalar ile pişmiş ürünler birbirinden ayrı tutulmalıdır, yıkanmış ve yıkanmamış gıdalar karıştırılmamalıdır, çiğ gıdaların hazırlanmasında kullanılan bıçak, kesme tahtası, tabak, kaşık, çatal vb. malzemeler iyice yıkanmadan tekrar kullanılmamalıdır)

Tuvalet ve banyo kullanımından sonra / çocuk bezinin değiştirilmesinden sonra / gıdaların hazırlanmasından önce / gıdaların yenilmesinden önce / çiftlik hayvanlarıyla temas ettikten sonra / evcil hayvanların dışkılarıyla temas ettikten sonra eller mutlaka iyice yıkanmalı ve kişisel hijyene dikkat edilmelidir."

"İnsan, kendini yiyen canavarı üretmeyi başardı"
 
www.timeturk.com - 09 Haziran 2011 Perşembe - 16:50

Hiç yorum yok: